menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir konferansın ardından: Yol ayrımına “soldan” bakmak

15 1
wednesday

Yol ayrımlarını tespit etmek her zaman ciddiyet ister. Yolun ikiye ayrıldığı yerde verilecek olan karar, bundan sonraki yaşamınızı derinden ve geri dönülmez bir biçimde etkileyecektir. Aynı kişisel hayatta olduğu gibi siyasette de “yol ayrımı” tespitini yapabilmek ciddiyet ister. Ama bir adım fazlasına da ihtiyacınız var; böyle bir tespiti yapmak sadece ciddiyet değil, aynı zamanda cesaret de ister. Yol ayrımı, hem daha önce yürüdüğünüz yolun sonuna gelindiğini, hem de bir tercih yapmak zorunda olduğunuzu gösterir.

Aydınımız, böyle tercihlere fazla kıymet vermez. Tespiti, tercihin önüne koyar. Herhangi bir tavrı içermeyen bir tespitin büsbütün değersiz olduğunu söyleyemeyiz. Böylesi bir “aydın düşmanlığını” önümüze koyacak halimiz yok. Ancak düşünce dünyamızın lafları kendinden büyük tespitlerinin altında kalmaya da niyetimi yok. Tersine, yol ayrımı tespitini yapacaksak, geçmişte yürünen yolun da bittiğini kabul edeceğiz. Dahası tespiti tavra dönüştürmenin yollarını arayacağız.

İşte bu düşüncelerle 13 Eylül gibi İstanbul’da toplanan “Türkiye’nin Geleceği: Sosyalist Cumhuriyet Konferansı”, hem bir tespit yapıyor, hem de yol ayrımını mantıki sonuçlarına götürüyor. Konferansın hem ana tespiti, hem de sonuçları üzerinde durmak lazım. Konferansın tartıştığı iki düzlem bulunuyor.

Birinci düzlem; 100 yıllık Türkiye........

© Gazete Manifesto