menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sağın demokrasi maskesi dökülüyor

9 1
friday

2013 yılında meydana gelen Haziran Direnişi’nin üzerinden 12 yıl geçti. 12 yıl sonra bu kez Saraçhane’de Gezi günlerini hatırlatan toplumsal bir direniş ortaya çıktı. Özellikle üniversite gençliğinin damga vurduğu bu toplumsal-siyasal hareket, AKP’nin 22 yıllık iktidarına yönelik yine ve yeni bir meydan okumadır.

“Saraçhane Direnişi” ile Gezi arasındaki paralellikler ya da farklılıklar, bugünkü toplumsal-siyasal hareketin niteliğini ve toplumsal-siyasal dinamiklerin yönelimini anlamak açısından önemli. Ancak bu değerlendirmelerin ötesine geçip düzen siyasetine yönelik bazı olguların altını çizmek, verilen mücadelenin siyasal araçlarını daha keskinleştirecektir.

19 Mart günü ana muhalefet partisinin olası cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun evinden gözaltına alınması, hukuki kılıfa dahi sığdırılamayacak bir darbe uygulamasıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verdikleri yeni rejim, cunta rejimi gibi davranmakta, kendi muhalefetini ezmek için ev baskınlarıyla tutuklama yoluna gitmekten çekinmemektedir. Doğrudan seçilmiş bir belediye başkanına yönelik tasarlanmış suçlamalarla girişilen bu susturma girişimi, ağızlarından düşürmedikleri “Milli irade” söyleminin ağızlarında geveledikleri bir yalandan ibaret olduğunu buz gibi gösteriyor. Birincisi budur: 19 Mart darbesi, Menderes’ten bugüne sağın “Yeter söz milletin” sloganıyla cisimleşen ve “Devlete karşı millet” retoriğinin çöküşüdür. “Milli irade” atanan kayyumlarla ayaklar altına alınırken, ev baskınlarına kadar vardırılan baskıcı uygulamalarla “iradenin” millette değil bir avuç para babasının çıkarını temsil eden devlette olduğunu bir kez daha göstermiştir. “Milli irade” hamaseti artık sağın........

© Gazete Manifesto