Yeni Bir Devlet Tasavvuru - 1: Özeleştiri
İktidara talip olacak siyasi öznenin başlıca görevi, yönetmeye talip olduğu devleti doğru kavramaktır. CHP’nin ve onun ana taşıyıcısı sol-demokrat kadroların devleti anlama ve tanımlama kabiliyeti iktidar mücadelesinde de belirleyici olacaktır.
Devleti yönetmeye talipsek, şu iki soruya bütüncül cevaplar üretmek zorundayız: Devleti nasıl tasavvur ediyoruz? Nasıl bir devlet tahayyül ediyoruz?
Özeleştirel bir başlangıç yapmanın doğru ve gerekli olduğuna inanıyorum.
Ülkemizde devletin kavramsallaştırılması, analizi ve konumlandırılması sol ve sosyal demokrat siyaset açısından bir tür “yanlış bilinç” üretti.
Batı merkezli ya da Marksist yaklaşımların yol göstericiliğinde yapılan çözümlemeler bugüne kadar sağlıklı bir çerçeve oluşturamamıştır. Bu topraklarda çok ciddi bir entelektüel çaba gösterilse de devlet üzerine, özellikle de Türk Devlet Geleneği üzerine yeterince derinlikli ve kabul edilebilir analiz yapılamamıştır.
Bu somut problem, solun/sosyal demokratların iktidarı önündeki en temel engellerin başında geliyor.
Kendi gerçekliğinden çıkmayan kavramlar işlevsizdir. Somutlama ve soyutlama düzeylerini derinleştirmez. Mesele her yönüyle gelip devleti anlama ve kavramaya dayanmaktadır. CHP neden iktidar olamıyor sorusunun cevabını da burada aramak gerekmektedir.
Biz kültürel, ekonomik-politik olarak devlet merkezli bir siyasal yapıya sahibiz. Toplum ve birey, devlete göre konum alır. Toplumun devleti öncelediği bir gerçeklikte, batı tipi sivil toplumcu okuma, analiz ya da strateji başarılı olmamıştır, olamaz. Sol ve özellikle CHP bu gerçekliği bu yakıcı dönemde daha açık bir biçimde ele almak ve perspektif üretmek zorundadır.
Ulus ve devlet arasındaki tarihsel ve güncel ilişki üzerine daha fazla yoğunlaşmadığımız, bu ilişkinin topraklarımıza özgü biçimini doğrudan kendi gerçekliğimiz içinde çözümlemediğimiz sürece tıkanmaya mecburuz. Batıda dahi artık kuşkuyla bakılan teorik ezberi kökten sorgulamak için daha aceleci davranmalıyız.
Unutmamak gerekir ki; toplumsal desteği sağlamak çok önemli olsa da, iktidar olmak için devletin dünya konjonktürüne uygun güncel organizasyonuyla uyumlu bir kurmay iradenin ortaya çıkması gerekiyor.
Yeni Bir Devlet Tasavvuru - 2: CHP’nin Tarihsel Kopuşu
Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden değerlendireceğiz. Devleti kurmak ve kurumsallaştırmak çabası sürerken çok partili yaşam ve ortaya çıkan yeni içsel ve dışsal gerçeklikler devlet algısını değiştirmiştir.
Cumhuriyet dönemi ile yeni kurulan devlet aslında bildiğimiz anlamda gerçek bir devlet organizasyonunu amaçlıyordu. Yani kanun ve kurum üzerine yükselen bir çabayla şekillenen yapıdan söz ediyoruz. Tek Parti Dönemi bir devletin kurumsallaşma sürecidir. Ancak istenen ve de hedeflenen yapıya yeterince ulaşılamamıştır. Devrimin yarım kalma duygusu bunun sonucudur.
Çok partili hayat ile birlikte devlet kategorisi aşkın bir nitelikten sıyrılarak partizanca kullanılan içkin bir sürece indirgenmiştir. Yani devlet bir çıkar devşirme organizasyonuna dönüştürülmüştür. Bugüne kadar uzanan idari krizlerin temelinde bu çarpık gelişim yatıyor.
Ülkeyi kuran parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti’nin iktidarı ile birlikte devlet ve iktidar ayrımını yitirmiş ve devleti kaybedilen bir mevzi olarak görmüştür. Bunun ideolojik ve politik kırılması ise 1965 yılında İsmet Paşa’nın “Ortanın Solu” çıkışı ile olmuştur. Solun dönemsel toplumsallaşması ve ABD-SSCB ilişkilerindeki gerilim parti-devlet ilişkisi açısından ontolojik kopuşun başlangıcını oluşturmuştur. Bu süreçten sonra CHP kendisini devlet halk ikiliğinde halktan yana bir tercihi benimsemiş ve Bülent Ecevit ile birlikte bu süreç tümüyle halkçılaşan ama o ölçüde devletten kopan bir nitelik taşımıştır.
70’ler dönemi aynı zamanda devlet kategorisinin tümüyle kendini sağ bir paradigmaya teslimini beraberinde getirmiştir. Bu dönem derinleşen devlet halk ikiliği devleti bugün bile sol literatürde ve siyasal pratikte bir tür karşı güç kategorisine taşımıştır.
Ancak buradaki ikilik sağlıklı bir analize dayanmamaktadır. Bu topraklarda ezbere varsayıldığı gibi halk ve devlet ilişkisi ayrışan, kopuk, ve karşıtlık üzerinden ele alınabilecek bir sistematiğe asla dönüşmemiştir. Dolayısıyla devlet iktidar ayrımı çoğu zaman ve hatta genellikle yanlış yapılmış ve aynı ölçüde yanlış sonuçlara ulaşılmıştır.
Yeni Bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin