menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SAHTE İLETİŞİMDEN SAHİCİ KONUŞMAYA

16 11
31.07.2025

“Bir şey ne ise o değildir, ne değilse odur.” Russell Paradoksunu yazımıza girizgâh yapmamızın sebebi; iletişim teknolojilerinin bütün “gelişmişliğine” karşın insandan insana iletişimin her geçen gün daha da tükeniyor olmasıdır. İletişimi sözde daha iyi hale getirmek için ortaya konan teknolojiler; sahici bir iletişime değil, sahte ve sanal olan bir iletişime daha doğrusu iletişimsizliğe dönüşerek insanı, “iletişim kalabalığında” yalnızlığa mahkûm etmiştir.

Sanal “âlem” ne kadar gerçek, ya da sanal alanın, sahte iletişimi, bizi sahih bir iletişime ulaştırır mı? Sanal alan, çocuklardan büyüklere insanı insandan uzaklaştıran bir uyuşturucuya dönüşüyor. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da sahih bir bilincimiz yok. Bilinç olmayınca da sanal iletişimden sahih bir iletişime yol bulamıyoruz. Abarttığımızı düşünebilirsiniz ancak durumun vahametinin farkına varmamız gerekiyor. Sosyal medya, asosyal insanlarının sayısını her geçen gün çoğaltıyor. İnsan içine çıkıp iki kelime edemeyenler, hakiki bir dosta sahip olamayanlar, sosyal medyada binlerce arkadaşla sahip olabiliyor ya da birer klavye silahşoru kesilebiliyorlar. Sanal âlemin bolluğunda azalıyor insan. Daha bir yalnızlaşıyor…

Bakınız işin uzmanının; psikiyatrist-psikoterapist Kemal SAYAR’ın bu konuda söyledikleri kaygımızı teyit edecektir. “İnsanlar sanal âlem üzerinden iletişim kurduklarını zannediyorlar ama bir başkasının yüzünü görmeden, sesini duymadan kurduğunuz ilişki insani bir öz taşımaktan uzaktır. Sanal âlem insanın yabancılık ve yalnızlığını artırıyor. Gerçek bir iletişim ses tonunu, yüz ifadelerini yakalamadan mümkün değil. İnternetin yaygınlaşmasıyla artık dünyayı bilme biçimimiz değişiyor. Yakınlığın ve uzaklığın ne olduğuna dair bilgimiz değişiyor. Üç sokak ötesine gidemeyen bir kişi, birdenbire bütün âleme sanal ağlardan açılıyor… Burada ve anda olmak yerine sanal dünya ile irtibat kurmayı yeğliyorlar. Mesele şu; sanal bağ zayıf bir bağdır. Günlük hayattaki bağımız nispeten daha güçlüdür. O zayıf bağı ne kadar güçlü bağa dönüştürebileceğiz asıl mesele budur.”

Hayatın vazgeçilmezi sayılan........

© Gazete İpekyol