MEVCUDİYETİN “VECD”İ
“Var oluşu bulduğumuz zaman "mevcut"oluşumuz,
mevcudiyetimiz söz konusu oluyor.
"Var bulunuşumuz" diye tercüme edebiliriz.
İşte o an "vecd" anı, yani varlıkla temas kurduğumuz en dolu,
en dolayısız bilgiye ulaştığımız andır..."
(Turan Koç; Zamanın Gözleri)
İnsan varlığın bir parçası; insan olarak varız, biyolojik olarak yaşam sürüyoruz. Tıpkı insan gibi, kâinattaki her şey esasen mevcut olması yönüyle var; taş, toprak, ağaç, yer ve gök. Peki insanın varlığının diğer varlıklarla arasında bir fark olması gerekmiyor mu? Ya da soruyu kendimize dönerek soralım; bedenen sahip olduğumuz varlık, bizim “varoluş”umuz için yeterli mi? Hadi sualimizi meselemizi ortaya koyacak şekilde daha genel bir soruyla yeniden soralım o zaman. Varlık ve Varoluş aynı anlamı mı içeriyor?
Varoluş; insana mahsus bir durum olarak, varlıktan öte, var olmaktan öte; başka varlıklarda olmayan bir özelliği, var bulunmanın yanında, mevcudiyetin yanında var olmanın şevkini, varlığın “şen”liğini ifade eden vecdi barındırır. İnsan en başta mevcut olarak vardır. Ancak insanın mevcut olarak var olması, var oluşu için yetmeyecektir. İnsanın yönünü ve yolunu salt mevcut halinden, salt varlık halinden yüksel/t/erek “vecd” haline dönüştürmesi gerekiyor. Varlığa vecd ile vecd içinde bir b/akış........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein