MANEVİ BİR HASTALIK OLARAK REHAVET
Bir toplumu ayakta tutan etken etmenlerin en önemli unsuru, o toplumun; kendi değer yargılarına bağlı kalmasına bağlıdır... Çünkü bir toplum, kendi değer yargılarından, irfan geleneğinden, edep ve edebiyatından, ahlaki ve ilim hazinesinden uzaklaşıp yabancılaştığı oranda; yozlaşmaya doğru yol alır. Böylece tedricen kendine yabancılaşır, ittihat ve terakkiden de mahrum kalıp, başkalarının uydusu veya mukallidi olur.
Dolayısıyla, söz konusu yozlaşma ise, rehavet/lakayt, sorumsuzluk, atalet gibi maddi ve manevi hastalıkların oluşmasını beraberinde getirir. Peki, nedir rehavet? Rehavet bu ümmete nasıl bulaştı ki ümmetin çocukları bu hale geldi? Daha bir asır öncesine kadar, Cihana meydan okuyabilen bir ecdadın torunları; ecdadından yüz yıl sonra geçmişlerine, nasıl bu kadar düşman kesilip rehavete kapılabildiler? Büyük Türkçe sözlüğün yazarı, merhum Dr. Mehmet Doğan, rehavet kavramını şöyle izah eder: "Arapça'da isim olan Rehavet, Gevşeklik, atalet, uyuşukluk, ihmal, gayretsizlik! Evet, Bundan daha güzel açıklamalar olamazdı her halde diye düşünüyorum...
Gevşek olan toplumlara, atalet/ tembellik; tembel olanlara uyuşukluk hali, uyuşuk olanlara ihmalkarlık ve ihmalkarlığı meslek edinen toplumlara da gayretsizlik bir virüs gibi bulaşıp onu hasta eder... Bugün, Ümmetin içinde bulunduğu durum, tam da bu tabloyu göstermiyor mu sizce? Batı hayranlığı ve takltitçiliği, moda ve eğlence gibi insanın fıtratını kirleten şeylere bulaşmak, çıplaklık kültürünü benimseyip tesettüre karşı çıkmak, para ve makam sevgisine yenik düşmek, haramların normal görülmesi, faiz, zina, kumar ve bin bir ahlaksızlık ile fuhşiyattın yaygın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden