GERÇEĞE BÜRÜNEN SAHTECİLİK
İnsan fıtraten gerçekçidir, hakka düşkündür, batılı sevmez. Şeytanın ve nefsin bazı heveslerinin kışkırtmasıyla, insan yalana, sahteciliğe yeltenir. Buna da gerçek süsü verir ki sahteciliği ortaya çıkmasın. Bunun sonucu olarak da şekilciliğe önem vermeye başlar. Zaten şekilcilik de insanın önemli bir zaafıdır. Her işte asıl mahiyetinden ve özünden ziyade şeklini sever, yüzeyselliği ön plana çıkarır. Davranışlarında şekilcilik sırıtır. Şekilcilik aslında gerçeğe bürünen sahteciliktir. Başka bir deyişle batılı hak kılıfı ile sunmaktır. Bu durum inanç noktasında olunca ona münafıklık denir.
Oysa insana yakışan, her işin “gerçeğini” ortaya koymaktır. Bu itibarla toplum tarafından görülmeyen yönleriyle ve sebepleri de yerine getirerek her şeyin en iyisini yapmaya çalışmak lazımdır. Elbette şeklin de önemi var ama içeriğin, özün, mahiyetin değerinin ona sızdığı orandadır. Çünkü hiçbir kılıf, içindekinden daha değerli olamaz. Cevizin kabuğu, içini koruduğu için değerli olabilir ama asıl amaç olan “içe” ulaşılınca kabuğun değeri kalmaz, kabuk atılır.
Şekilcilik, eğitimde, sanatta, dinde ve toplumsal her türlü işlerde ortaya çıkabilir. Kişinin bilgisine ve fikirlerine değil, elbisesine değer vermek; ilme ve Kur’an’ı anlamaya değil, ses güzelliğine önem vermek; halisane ibadete değil, cami süslemesine, minare uzunluğuna ve geceleri sabaha kadar ışıklandırmaya önem vermek, tüm bunlar şekilcilikten kaynaklanır.
Şekilciliğin iki nedeni vardır. Birisi: Bilgisizlik ve yanlış zandır. Bu, bir derece mazur sayılabilir. Diğeri ise: gösteriştir. Bundan kaynaklanan........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon