menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Hedefimsi’den hedefe doğru…

9 0
tuesday

Hayatta her zaman bir anlam arayışı içerisindeyizdir. Anlamlı bir yaşam sürmek ve arada dönüp geriye bakarak “iyi ki” dediklerimizi çoğaltmak son derece keyif vericidir. Bir yılı tamamlayıp, yeni bir yıla girmek üzereyken insanın anlam arayışı ve bu yoldaki hedefleri üzerine yazmak istedim. Daha doğrusu “hedef mi?” yoksa “Hedefimsi mi?” Hedefimsi şu an bulduğum bir tabir olup yazımı yazdığım bilgisayar beni uyardı: Türkçe’de “hedefimsi” diye bir kelime yok. Evet yok lakin hepimizin yaşamında fazlasıyla var. Yazımın devamında açıklayacağım.

Hayatımızı anlamlı kılmak adına belirlediğimiz hedefler, gün boyu motivasyonumuzun yüksek olmasına, iyi hissetmemize, yaşam ile zihnimiz ve tabi olarak bedenimiz arasındaki uyuma hizmet eder. Bununla birlikte o hedefler için eyleme geçmediğimiz sürece “mış” gibi yaparak kendimizi iyi hissetme halimizi sürdürürüz. Peki ama nereye kadar? Kaç gün ya da kaç ay, belki kaç yıl iyi hissederiz. Sonu “mış” gibi belirlediğimiz hedeflere kendimizce haklı mazeretler bularak yeni hedefimsilere, oradan yenilerine ve diğerlerine. Geriye dönüp baktığımızda ise mazeretlerle dolu hedefimsiler, eyleme geçmemiş planlar ve belki de keşkeler. Oysaki ilk paragrafta “Anlamlı bir yaşam sürmek ve arada dönüp geriye bakarak ‘iyi ki’ dediklerimizi çoğaltmak son derece keyif vericidir.” Şeklinde bir cümle kurmuştuk.

Öyleyse gelin, hedefimsileri gerçek hedeflere çevirmenin yollarına birlikte bakalım.

Öncelikle kendimize şu soruları sormalıyız:

-Belirlediğim hedef, benim değerlerimle örtüşüyor mu?

-Bir hayal mi? Gerçekliği var mı? Yani ulaşılabilir mi?

-Eyleme geçmek için içsel motivasyonum var mı?

-Benim için anlamlı mı? Hedefe ulaşan “ben” nasıl bir “ben” olacağım?

-Yol haritamı belirginleştirdim mi?

-O ilk adımı ne zaman atacağım?

-Yolda giderken ne kadar esneyebileceğim?

-Çevremde beni destekleyen insanlar var mı?

Boş bir kâğıtta hedefi ortaya alıp, bu soruların yanıtlarını etrafına yazdığımızda, verdiğimiz yanıtlar önce zihnimizde sonra da kalbimizde yer buluyorsa hareket zamanı…

Zihnimiz ve kalbimizin her ikisinde de yer bulması kritik. Yani hedef ben istiyorsam değerli ve tamamıyla bana hizmet etmeli. Bana hizmet eden hedef gerçekleştiğinde enerjisi sinerjiye dönüşecek ve etrafıma da hizmet edecektir.

Yolda ilerlerken gerçekleştirdiğimiz hedefler; yaydığımız pozitif enerji ile kendimize ve doğal olarak çevremize fayda sağlayıp, anlamlı bir hayatın devamlılığını sağlayacaktır.

Geçen günlerde önüme bir haber düştü. Şöyle diyordu: “Türk öğrencilerin, havacılık sektörü için geliştirdikleri yapay zekâ destekli çözümle Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) Uluslararası İnovasyon Yarışması’nda birincilik aldı.”

Gurur duyulası bir haber. Bu genç zihinler kendi hedeflerini belirlemiş ve öğrenciyken girişimlerini başlatarak zihnen ve kalben hedeflerini içselleştirmişlerdir. Bu bir örnek, baktığımızda tarih boyunca pek çoğu var. Kimi tıpta, kimi mühendislikte, kimi satrançta, kimi spor müsabakasında. Başarı hikayelerinde istikamet belli, yol belli, yolcu belli…

Hedefimsilerden sıyrılıp, hedef ve eylem planlarının birlikte ilerlediği yolculukların farkındalığını görmemiz; bugün küçük de olsa bir adım atmamız dileğiyle…

Sevgiler…

Hayatımızı anlamlı kılmak adına belirlediğimiz hedefler, gün boyu motivasyonumuzun yüksek olmasına, iyi hissetmemize, yaşam ile zihnimiz ve tabi olarak bedenimiz arasındaki uyuma hizmet eder. Bununla birlikte o hedefler için eyleme geçmediğimiz sürece “mış” gibi yaparak kendimizi iyi hissetme halimizi sürdürürüz. Peki ama nereye kadar? Kaç gün ya da kaç ay, belki kaç yıl iyi hissederiz. Sonu “mış” gibi belirlediğimiz hedeflere kendimizce haklı mazeretler bularak yeni hedefimsilere, oradan yenilerine ve diğerlerine. Geriye dönüp baktığımızda ise mazeretlerle dolu hedefimsiler, eyleme geçmemiş planlar ve belki de keşkeler. Oysaki ilk paragrafta “Anlamlı bir yaşam sürmek ve arada dönüp geriye bakarak ‘iyi ki’ dediklerimizi çoğaltmak son derece keyif vericidir.” Şeklinde bir cümle kurmuştuk.

Öyleyse gelin, hedefimsileri gerçek hedeflere çevirmenin yollarına birlikte bakalım.

Öncelikle kendimize şu soruları sormalıyız:

-Belirlediğim hedef, benim değerlerimle örtüşüyor mu?

-Bir hayal mi? Gerçekliği var mı? Yani ulaşılabilir mi?

-Eyleme geçmek için içsel motivasyonum var mı?

-Benim için anlamlı mı? Hedefe ulaşan “ben” nasıl bir “ben” olacağım?

-Yol haritamı belirginleştirdim mi?

-O ilk adımı ne zaman atacağım?

-Yolda giderken ne kadar esneyebileceğim?

-Çevremde beni destekleyen insanlar var mı?

Boş bir kâğıtta hedefi ortaya alıp, bu soruların yanıtlarını etrafına yazdığımızda, verdiğimiz yanıtlar önce zihnimizde sonra da kalbimizde yer buluyorsa hareket zamanı…

Zihnimiz ve kalbimizin her ikisinde de yer bulması kritik. Yani hedef ben istiyorsam değerli ve tamamıyla bana hizmet etmeli. Bana hizmet eden hedef gerçekleştiğinde enerjisi sinerjiye dönüşecek ve etrafıma da hizmet edecektir.

Yolda ilerlerken gerçekleştirdiğimiz hedefler; yaydığımız pozitif enerji ile kendimize ve doğal olarak çevremize fayda sağlayıp, anlamlı bir hayatın devamlılığını sağlayacaktır.

Geçen günlerde önüme bir haber düştü. Şöyle diyordu: “Türk öğrencilerin, havacılık sektörü için geliştirdikleri yapay zekâ destekli çözümle Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) Uluslararası İnovasyon Yarışması’nda birincilik aldı.”

Gurur duyulası bir haber. Bu genç zihinler kendi hedeflerini belirlemiş ve öğrenciyken girişimlerini başlatarak zihnen ve kalben hedeflerini içselleştirmişlerdir. Bu bir örnek, baktığımızda tarih boyunca pek çoğu var. Kimi tıpta, kimi mühendislikte, kimi satrançta, kimi spor müsabakasında. Başarı hikayelerinde istikamet belli, yol belli, yolcu belli…

Hedefimsilerden sıyrılıp, hedef ve eylem planlarının birlikte ilerlediği yolculukların farkındalığını görmemiz; bugün küçük de olsa bir adım atmamız dileğiyle…

Sevgiler…

Öyleyse gelin, hedefimsileri gerçek hedeflere çevirmenin yollarına birlikte bakalım.

Öncelikle kendimize şu soruları sormalıyız:

-Belirlediğim hedef, benim değerlerimle örtüşüyor mu?

-Bir hayal mi? Gerçekliği var mı? Yani ulaşılabilir mi?

-Eyleme geçmek için içsel motivasyonum var mı?

-Benim için anlamlı mı? Hedefe ulaşan “ben” nasıl bir “ben” olacağım?

-Yol haritamı belirginleştirdim mi?

-O ilk adımı ne zaman atacağım?

-Yolda giderken ne kadar esneyebileceğim?

-Çevremde beni destekleyen insanlar var mı?

Boş bir kâğıtta hedefi ortaya alıp, bu soruların yanıtlarını etrafına yazdığımızda, verdiğimiz yanıtlar önce zihnimizde sonra da kalbimizde yer buluyorsa hareket zamanı…

Zihnimiz ve kalbimizin her ikisinde de yer bulması kritik. Yani hedef ben istiyorsam değerli ve tamamıyla bana hizmet etmeli. Bana hizmet eden hedef gerçekleştiğinde enerjisi sinerjiye dönüşecek ve etrafıma da hizmet edecektir.

Yolda ilerlerken gerçekleştirdiğimiz hedefler; yaydığımız pozitif enerji ile kendimize ve doğal olarak çevremize fayda sağlayıp, anlamlı bir hayatın devamlılığını sağlayacaktır.

Geçen günlerde önüme bir haber düştü. Şöyle diyordu: “Türk öğrencilerin, havacılık sektörü için geliştirdikleri yapay zekâ destekli çözümle Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) Uluslararası İnovasyon Yarışması’nda birincilik aldı.”

Gurur duyulası bir haber. Bu genç zihinler kendi hedeflerini belirlemiş ve öğrenciyken girişimlerini başlatarak zihnen ve kalben hedeflerini içselleştirmişlerdir. Bu bir örnek, baktığımızda tarih boyunca pek çoğu var. Kimi tıpta, kimi mühendislikte, kimi satrançta, kimi spor müsabakasında. Başarı hikayelerinde istikamet belli, yol belli, yolcu belli…

Hedefimsilerden sıyrılıp, hedef ve eylem planlarının birlikte ilerlediği yolculukların farkındalığını görmemiz; bugün küçük de olsa bir adım atmamız dileğiyle…

Sevgiler…

Öncelikle kendimize şu soruları sormalıyız:

-Belirlediğim hedef, benim değerlerimle örtüşüyor mu?

-Bir hayal mi? Gerçekliği var mı? Yani ulaşılabilir mi?

-Eyleme geçmek için içsel motivasyonum var mı?

-Benim için anlamlı mı? Hedefe ulaşan “ben” nasıl bir “ben” olacağım?

-Yol haritamı belirginleştirdim mi?

-O ilk adımı ne zaman atacağım?

-Yolda giderken ne kadar esneyebileceğim?

-Çevremde beni destekleyen insanlar var mı?

Boş bir kâğıtta hedefi ortaya alıp, bu soruların yanıtlarını etrafına yazdığımızda, verdiğimiz yanıtlar önce zihnimizde sonra da kalbimizde yer buluyorsa hareket zamanı…

Zihnimiz ve kalbimizin her ikisinde de yer bulması kritik. Yani hedef ben istiyorsam değerli ve tamamıyla bana hizmet etmeli. Bana hizmet eden hedef gerçekleştiğinde enerjisi sinerjiye dönüşecek ve etrafıma da hizmet edecektir.

Yolda ilerlerken gerçekleştirdiğimiz hedefler; yaydığımız pozitif enerji ile kendimize ve doğal olarak çevremize fayda sağlayıp, anlamlı bir hayatın devamlılığını sağlayacaktır.

Geçen günlerde önüme bir haber düştü. Şöyle diyordu: “Türk öğrencilerin, havacılık sektörü için geliştirdikleri yapay zekâ destekli çözümle Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) Uluslararası İnovasyon........

© Gazete Gerçek