GÜNAYDIN!
BAZI KAFALARA göre Türkiye’nin Miami’siymiş!
Miami nerede?
Amerika’da.
Plajlarıyla diyebilirsiniz.
Çevre ve şehircilik anlayışıyla da…
ABD’nin Florida Eyaleti’nin ikinci büyük kenti olan Miami, Atlas Okyanusu kıyısında, Karayipler’deki Küba ile diğer adalara oldukça yakın konumlanan kalabalık bir turizm ve önemli bir liman şehri.
1513’de keşfedilen, 1550’lerde ilk Avrupalı göçmenlerin ulaştığı bölge, 1850’lerde hala yüzlü nüfuslu küçük bir köyken, 1896’da kişisel girişimiyle demiryolu yöneticilerini girişimleriyle hızla büyümeye başlamış ve 1980’lerde yapılan 5 yıldızlı dev otelleriyle de tüm dünyanın ilgi odağı olmuş.
Kafeleri, barları ve plajlarıyla şehrin en gözde merkezi. Gökdelenleri, müzeleri ve finans, ticaret ve kültür bölgesi Downtown Miami, puro fabrikaları, Küba mahalleleri ve Küba yemekleriyle Little Havana, kafeleri, plajları ve kanallarıyla Venedik’e benzetebileceğiniz Fort Lauderdale kentin görülmeyi bekleyen bölgeleri. Şehrin güneyinde, dev bir arazi üzerine kurulan Everglades Ulusal Parkı ise Miami’ye gitmek için başlı başına bir sebep.
Küçük bir tanımlamayla işte Miami.
Peki buraya neresi benzetiliyor ve Türkiye’nin Miami’si deniliyormuş?
Atakum’a...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta’ya göre Atakum, yataya mimarinin aksine dikey mimariyle gelişen bir yer.
Sayın meslektaşıma ve şehirleşme gerçeklerine göre dikey mimarinin gerek alt yapı, gerekse mikro iklim oluşturma açısında birçok dezavantajları bulunmakta.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum'da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekiyor.
Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türünün en reel örneği.
Yıllardır şehirleşmeyi betonlaşma olarak sunan ve destekleyen anlayışların Atakum’u bugün içinden çıkılmaz bir sarmala nasıl ittiğini defalarca yazdım, söyledim.
Dün görev başındayken gıkları çıkmayanların bugün yapılanlara veya yapılmak istenenlere nasıl bilmişlik taslayarak karşı çıktıklarını da…
Konu bir köşe yazısına sığmayacak kadar çok uzun aslında.
Kestirmeden bir şeyler söyleyerek işin özüyle bitireyim.
Dün yanlış imar planları yapılıp, devreye sokulurken…
Atakum’un dikey değil yatay mimariyle gelişmesinin uygun olacağı gerçeğinin arkasında durmaz ve duramazken…
İhtisasları olduğu halde konuya müdahil olmazken…
Bugün kim veya kimler Atakum’a, Miami benzetmesi yapıyorsa, halt ediyor!
Samsun, Büyükşehir ilan edilmeden bu işe el atıp, çapsız ellerin rant anlayışına teslim edilmeseydi…
O gün, bu işin ilmini yapmış olanlar doğrularda ısrar etseydi, bugün Atakum için bazı benzetmelere şansımız olabilirdi.
Ama artık günaydın!
‘ Eğri-Büğrü-Çarpık’ bir imar anlayışının yapılaşmasına teslim olmuş bir Atakum’da yaşıyoruz.
Geri dönüşü de yok!
Miami nerede?
Amerika’da.
Plajlarıyla diyebilirsiniz.
Çevre ve şehircilik anlayışıyla da…
ABD’nin Florida Eyaleti’nin ikinci büyük kenti olan Miami, Atlas Okyanusu kıyısında, Karayipler’deki Küba ile diğer adalara oldukça yakın konumlanan kalabalık bir turizm ve önemli bir liman şehri.
1513’de keşfedilen, 1550’lerde ilk Avrupalı göçmenlerin ulaştığı bölge, 1850’lerde hala yüzlü nüfuslu küçük bir köyken, 1896’da kişisel girişimiyle demiryolu yöneticilerini girişimleriyle hızla büyümeye başlamış ve 1980’lerde yapılan 5 yıldızlı dev otelleriyle de tüm dünyanın ilgi odağı olmuş.
Kafeleri, barları ve plajlarıyla şehrin en gözde merkezi. Gökdelenleri, müzeleri ve finans, ticaret ve kültür bölgesi Downtown Miami, puro fabrikaları, Küba mahalleleri ve Küba yemekleriyle Little Havana, kafeleri, plajları ve kanallarıyla Venedik’e benzetebileceğiniz Fort Lauderdale kentin görülmeyi bekleyen bölgeleri. Şehrin güneyinde, dev bir arazi üzerine kurulan Everglades Ulusal Parkı ise Miami’ye gitmek için başlı başına bir sebep.
Küçük bir tanımlamayla işte Miami.
Peki buraya neresi benzetiliyor ve Türkiye’nin Miami’si deniliyormuş?
Atakum’a...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta’ya göre Atakum, yataya mimarinin aksine dikey mimariyle gelişen bir yer.
Sayın meslektaşıma ve şehirleşme gerçeklerine göre dikey mimarinin gerek alt yapı, gerekse mikro iklim oluşturma açısında birçok dezavantajları bulunmakta.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum'da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekiyor.
Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türünün en reel örneği.
Yıllardır şehirleşmeyi betonlaşma olarak sunan ve destekleyen anlayışların Atakum’u bugün içinden çıkılmaz bir sarmala nasıl ittiğini defalarca yazdım, söyledim.
Dün görev başındayken gıkları çıkmayanların bugün yapılanlara veya yapılmak istenenlere nasıl bilmişlik taslayarak karşı çıktıklarını da…
Konu bir köşe yazısına sığmayacak kadar çok uzun aslında.
Kestirmeden bir şeyler söyleyerek işin özüyle bitireyim.
Dün yanlış imar planları yapılıp, devreye sokulurken…
Atakum’un dikey değil yatay mimariyle gelişmesinin uygun olacağı gerçeğinin arkasında durmaz ve duramazken…
İhtisasları olduğu halde konuya müdahil olmazken…
Bugün kim veya kimler Atakum’a, Miami benzetmesi yapıyorsa, halt ediyor!
Samsun, Büyükşehir ilan edilmeden bu işe el atıp, çapsız ellerin rant anlayışına teslim edilmeseydi…
O gün, bu işin ilmini yapmış olanlar doğrularda ısrar etseydi, bugün Atakum için bazı benzetmelere şansımız olabilirdi.
Ama artık günaydın!
‘ Eğri-Büğrü-Çarpık’ bir imar anlayışının yapılaşmasına teslim olmuş bir Atakum’da yaşıyoruz.
Geri dönüşü de yok!
Amerika’da.
Plajlarıyla diyebilirsiniz.
Çevre ve şehircilik anlayışıyla da…
ABD’nin Florida Eyaleti’nin ikinci büyük kenti olan Miami, Atlas Okyanusu kıyısında, Karayipler’deki Küba ile diğer adalara oldukça yakın konumlanan kalabalık bir turizm ve önemli bir liman şehri.
1513’de keşfedilen, 1550’lerde ilk Avrupalı göçmenlerin ulaştığı bölge, 1850’lerde hala yüzlü nüfuslu küçük bir köyken, 1896’da kişisel girişimiyle demiryolu yöneticilerini girişimleriyle hızla büyümeye başlamış ve 1980’lerde yapılan 5 yıldızlı dev otelleriyle de tüm dünyanın ilgi odağı olmuş.
Kafeleri, barları ve plajlarıyla şehrin en gözde merkezi. Gökdelenleri, müzeleri ve finans, ticaret ve kültür bölgesi Downtown Miami, puro fabrikaları, Küba mahalleleri ve Küba yemekleriyle Little Havana, kafeleri, plajları ve kanallarıyla Venedik’e benzetebileceğiniz Fort Lauderdale kentin görülmeyi bekleyen bölgeleri. Şehrin güneyinde, dev bir arazi üzerine kurulan Everglades Ulusal Parkı ise Miami’ye gitmek için başlı başına bir sebep.
Küçük bir tanımlamayla işte Miami.
Peki buraya neresi benzetiliyor ve Türkiye’nin Miami’si deniliyormuş?
Atakum’a...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta’ya göre Atakum, yataya mimarinin aksine dikey mimariyle gelişen bir yer.
Sayın meslektaşıma ve şehirleşme gerçeklerine göre dikey mimarinin gerek alt yapı, gerekse mikro iklim oluşturma açısında birçok dezavantajları bulunmakta.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum'da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekiyor.
Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türünün en reel örneği.
Yıllardır şehirleşmeyi betonlaşma olarak sunan ve destekleyen anlayışların Atakum’u bugün içinden çıkılmaz bir sarmala nasıl ittiğini defalarca yazdım, söyledim.
Dün görev başındayken gıkları çıkmayanların bugün yapılanlara veya yapılmak istenenlere nasıl bilmişlik taslayarak karşı çıktıklarını da…
Konu bir köşe yazısına sığmayacak kadar çok uzun aslında.
Kestirmeden bir şeyler söyleyerek işin özüyle bitireyim.
Dün yanlış imar planları yapılıp, devreye sokulurken…
Atakum’un dikey değil yatay mimariyle gelişmesinin uygun olacağı gerçeğinin arkasında durmaz ve duramazken…
İhtisasları olduğu halde konuya müdahil olmazken…
Bugün kim veya kimler Atakum’a, Miami benzetmesi yapıyorsa, halt ediyor!
Samsun, Büyükşehir ilan edilmeden bu işe el atıp, çapsız ellerin rant anlayışına teslim edilmeseydi…
O gün, bu işin ilmini yapmış olanlar doğrularda ısrar etseydi, bugün Atakum için bazı benzetmelere şansımız olabilirdi.
Ama artık günaydın!
‘ Eğri-Büğrü-Çarpık’ bir imar anlayışının yapılaşmasına teslim olmuş bir Atakum’da yaşıyoruz.
Geri dönüşü de yok!
Plajlarıyla diyebilirsiniz.
Çevre ve şehircilik anlayışıyla da…
ABD’nin Florida Eyaleti’nin ikinci büyük kenti olan Miami, Atlas Okyanusu kıyısında, Karayipler’deki Küba ile diğer adalara oldukça yakın konumlanan kalabalık bir turizm ve önemli bir liman şehri.
1513’de keşfedilen, 1550’lerde ilk Avrupalı göçmenlerin ulaştığı bölge, 1850’lerde hala yüzlü nüfuslu küçük bir köyken, 1896’da kişisel girişimiyle demiryolu yöneticilerini girişimleriyle hızla büyümeye başlamış ve 1980’lerde yapılan 5 yıldızlı dev otelleriyle de tüm dünyanın ilgi odağı olmuş.
Kafeleri, barları ve plajlarıyla şehrin en gözde merkezi. Gökdelenleri, müzeleri ve finans, ticaret ve kültür bölgesi Downtown Miami, puro fabrikaları, Küba mahalleleri ve Küba yemekleriyle Little Havana, kafeleri, plajları ve kanallarıyla Venedik’e benzetebileceğiniz Fort Lauderdale kentin görülmeyi bekleyen bölgeleri. Şehrin güneyinde, dev bir arazi üzerine kurulan Everglades Ulusal Parkı ise Miami’ye gitmek için başlı başına bir sebep.
Küçük bir tanımlamayla işte Miami.
Peki buraya neresi benzetiliyor ve Türkiye’nin Miami’si deniliyormuş?
Atakum’a...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta’ya göre Atakum, yataya mimarinin aksine dikey mimariyle gelişen bir yer.
Sayın meslektaşıma ve şehirleşme gerçeklerine göre dikey mimarinin gerek alt yapı, gerekse mikro iklim oluşturma açısında birçok dezavantajları bulunmakta.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum'da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekiyor.
Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türünün en reel örneği.
Yıllardır şehirleşmeyi betonlaşma olarak sunan ve destekleyen anlayışların Atakum’u bugün içinden çıkılmaz bir sarmala nasıl ittiğini defalarca yazdım, söyledim.
Dün görev başındayken gıkları çıkmayanların bugün yapılanlara veya yapılmak istenenlere nasıl bilmişlik taslayarak karşı çıktıklarını da…
Konu bir köşe yazısına sığmayacak kadar çok uzun aslında.
Kestirmeden bir şeyler söyleyerek işin özüyle bitireyim.
Dün yanlış imar planları yapılıp, devreye sokulurken…
Atakum’un dikey değil yatay mimariyle gelişmesinin uygun olacağı gerçeğinin arkasında durmaz ve duramazken…
İhtisasları olduğu halde konuya müdahil olmazken…
Bugün kim veya kimler Atakum’a, Miami benzetmesi yapıyorsa, halt ediyor!
Samsun, Büyükşehir ilan edilmeden bu işe el atıp, çapsız ellerin rant anlayışına teslim edilmeseydi…
O gün, bu işin ilmini yapmış olanlar doğrularda ısrar etseydi, bugün Atakum için bazı benzetmelere şansımız olabilirdi.
Ama artık günaydın!
‘ Eğri-Büğrü-Çarpık’ bir imar anlayışının yapılaşmasına teslim olmuş bir Atakum’da yaşıyoruz.
Geri dönüşü de yok!
Çevre ve şehircilik anlayışıyla da…
ABD’nin Florida Eyaleti’nin ikinci büyük kenti olan Miami, Atlas Okyanusu kıyısında, Karayipler’deki Küba ile diğer adalara oldukça yakın konumlanan kalabalık bir turizm ve önemli bir liman şehri.
1513’de keşfedilen, 1550’lerde ilk Avrupalı göçmenlerin ulaştığı bölge, 1850’lerde hala yüzlü nüfuslu küçük bir köyken, 1896’da kişisel girişimiyle demiryolu yöneticilerini girişimleriyle hızla büyümeye başlamış ve 1980’lerde yapılan 5 yıldızlı dev otelleriyle de tüm dünyanın ilgi odağı olmuş.
Kafeleri, barları ve plajlarıyla şehrin en gözde merkezi. Gökdelenleri, müzeleri ve finans, ticaret ve kültür bölgesi Downtown Miami, puro fabrikaları, Küba mahalleleri ve Küba yemekleriyle Little Havana, kafeleri, plajları ve kanallarıyla Venedik’e benzetebileceğiniz Fort Lauderdale kentin görülmeyi bekleyen bölgeleri. Şehrin güneyinde, dev bir arazi üzerine kurulan Everglades Ulusal Parkı ise Miami’ye gitmek için başlı başına bir sebep.
Küçük bir tanımlamayla işte Miami.
Peki buraya neresi benzetiliyor ve Türkiye’nin Miami’si deniliyormuş?
Atakum’a...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta’ya göre Atakum, yataya mimarinin aksine dikey mimariyle gelişen bir yer.
Sayın meslektaşıma ve şehirleşme gerçeklerine göre dikey mimarinin gerek alt........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel