menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ölüm baki

11 0
18.08.2025

Hayattan daima umuyoruz. Mutluluğu, refahı, güven içinde olmayı, yaşamayı…Sabaha, haftaya, sonbahara çıkabilmeyi…Bu umudun gölgesinde ihtiyaçlarımızı stoklayabiliyoruz. Stokladığımız kilolarca deterjan, kalıp kalıp sabun, paket paket çay, kap kacak vs. hep bu dileğin uzantısı. Onca şeyi alınca ertesi sabaha vasıl olabilecekmişiz gibi geliyor bize. O günü başımızdan kovabilecek, gelip çatmasına engel olabilecekmişiz gibi. Ne yaparsak yapalım ölüm bizim de kapımızı çalacak. Ne yazık ki herkes sanki ölümsüzmüşçesine boşa vakit geçiriyor, birbirini küçümsüyor, her şeye kadir olduğunu düşünüyor, diğerini yok etmeye çalışıyor. Şaşırtıcı ama; ölüm düşüncesiyle birlikte vicdanlarımızı da söküp atmışız.


Ben en çok ölümü unuttuğu için başkalarını hor görenlere şaşırıyorum. İşin dini ve manevi boyutuna hiç girmek istemiyorum, zira haddim değil. Daha ziyade birbirimize ettiklerimizle alakadarım; özellikle de hakir görme, küçümseme… Adam lüks aracından lütfedip janti kıyafetleriyle iniyor, elleri çalışmaktan çatlak çatlak olmuş yaşlı bir teyzemizin fikirleriyle dalga geçiyor. Nasıl mı? Şahit olduğum bir diyalogla anlatayım:


“Ne haber teyze?”

“İyilik oğul.”
“Ne yapıyorsun, tarla tapan işin nasıl gidiyor?”
“Eyi deycem emme, ayam (iklim, hava koşulları) eyice değeşti. Ekinlerle güneşin ucu birbirine denk gelmiyor.”
“Senin kafam almaz teyze, bunlar senin bildiğin işler değil.”
Biz bir şey söylemeden kendisine gösterilmeyen nezaketi yüce gönüllülükle karşısındakine gösteren teyze yapıştırıyor cevabı:
“Bu kadar orman hiç yağmur çekmez mi a oğul. Var bunda bir iş.”
Küresel şeycilere kapak olacak bu yanıttan sonra hepimiz tebessümle teyzenin ellerini öpüyoruz,........

© Gazete Gerçek