En büyük ayrıcalığımız: Türkçemiz
Zaman değişiyor, çağ değişiyor, dilimiz de bundan payını alıyor. Dil yaşayan bir varlık olduğu için değişim kaçınılmaz. Sözcükler yan anlam kazanır, değişen hayata, yeniliklere uygun kullanımlar ona eklenir. İyi yönde bir değişim olsa içimiz rahat edecek. Bizde bambaşka bir şey olmaya başladı. Teknoloji ve değişen yaşamla birlikte yabancı sözcükler hiç olmadığı kadar yoğun kullanılmaya başlandı. Feedback, online, motivasyon, event, challenge, update, trend, networking, platform… Belki kasıt yok; ama sonuç gayet kötü. Dijital dönüşüme paralel olarak söz varlığımızın büyük bir bölümü avuçlarımızdan kum tanecikleri gibi akmaya başladı. Yeni jenerasyon bu sözcüklerle konuştuğu gibi dilin mantığını bile değiştirdi. Başka dillerin etkisiyle yeni fiillere bayılıyorlar, mesela download etmek gibi. Yardımcı fiil bağımlılığına doyamıyorlar, mesela analiz yapmak gibi. Çeviri ağzını iyice benimsediler, bazı İngilizce kalıpları doğrudan çevirir gibi konuşuyorlar, mesela “I am very clear on this” ifadesinin Türkçe karşılığını kullanır gibi “Bu konuda çok netim.” diyebiliyorlar. “Gerçekten harika bir fikir,” yerine “Bu fikir çok amazing,” gibi kullanımlar günden güne artıyor. Derin, anlamlı sözcükleri yerli yersiz kullanarak anlamlarını yıprattılar. Mesela aşk, özgürlük, değer gibi. Manifestle, anı yaşa, kendin ol gibi kalıplarla ne olduğu bile belli olmayan bir içerik oluşturdular. Öyle bir noktaya gelindi ki metinlerin arasına emojiler sıkıştırarak sözcük kullanmadan dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. “kib”, “kanka” türünden kısaltmaları takip edemiyoruz zaten. Çocuklarımızın kendi aralarında kullandıkları dil şifreler sistemine dönmeye başladı. Yakında bir araya geldiklerinde ne konuştuklarını anlayamayacağız.
Onlara dilimizi sevdiremedik, bir dil bilinci kazandıramadık. Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmak........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d