menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tersine Kissinger stratejisi: Rusya, Çin'den kopar mı?

91 6
07.03.2025

Trump’ın hem ABD iç politikası hem de küresel politikada özellikle ABD müttefikleriyle yaşadığı söz düelloları dikkatle izleniyor. Bir yandan sıranın kendisine gelmesinden korkanlar bir yandan bu çalkantıyı mümkün mertebe lehine çevirmek isteyenler mevcut. Öte yandan Çin’in yükselişi ve ABD’ye bir rakip olarak belirişi ABD’nin farklı taktik ve stratejileri gündeme getirmesine neden oluyor. Özellikle Ukrayna konusunda Rusya’nın isteklerine daha fazla kulak veren bir ABD yönetimi görüntüsü karşısında analistler Soğuk Savaş dönemine damga vurmuş bir kavramı yeniden gündeme soktu ve bunun güncel versiyonunu tartışmaya başladı: Tersine Kissinger Stratejisi. Bu yazıda Tersine Kissinger Stratejisi ihtimaline ve Rusya’nın olası pozisyonuna mercek tutacağız.

Soğuk Savaş boyunca ABD ile SSCB arasındaki üstünlük çabası, farklı kıtalarda gücünü tesis etmeye uzanan bir dizi politika ve stratejiye dayanıyordu. Bununla beraber, 1949’da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti ile SSCB arasındaki ilişkiler toprak anlaşmazlıkları ve harekete liderlik gibi konularda ayrışmaya yer yer kopuşa uzanmıştı. Nihayetinde Moskova ile Pekin arasında Zhenbao Adası kapsamında yaşanan sınır anlaşmazlığı nükleer gelirimin de fitilini ateşlemişti. İşte bu denklemde Kissinger, 1970’te Pakistan üzerinden, 1971’deyse Çin hükümetiyle doğrudan görüşmeler gerçekleştirmiş ve şu kanaate varmıştı: Çin kesinlikle bizim iyiliğimizi istemiyor, ancak SSCB ile yan yana gelirse Batı ittifakını temelden sarsacak bir güce erişebilirler. Bu nedenle bu iki gücün bir araya gelmesinin önlenmesi, ayrışmalarının büyütülmesi ve Çin’in ABD’nin yanına çekilmesi gerekiyor. Kissinger’ın aklındaki plan, Nixon’ın Çin ziyaretiyle bir nevi resmiyete döküldü ve ayrışma sağlandı. Yani Kissinger Stratejisi, SSCB-Çin anlaşmazlığını derin bir çatlağa dönüştürmek ve bu iki aktörün yan yana gelmesinin önlenmesi olarak özetlenebilir.

Tersine Kissinger Stratejisiyse, temelde Rusya ile Çin arasına mesafe konulması olarak basitleştirilebilir. Açmak gerekirse, Trump’a göre Rusya, ABD için yaşamsal bir tehdit oluşturmuyor. Avrupa’nın Rusya’dan enerji kaynağı tedarik etmesi, ABD’yi çok da kaygılandırmamalı çünkü bu asli emtia satışları, ABD’nin küresel ekonomi üzerindeki kontrolünü zayıflatacak nitelikte değil. Buna karşın Çin’in teknoloji, bilim ve üretici güçlerdeki hızlı gelişimi, ABD’nin küresel ekonominin kilit sektörlerindeki hakimiyetine esaslı bir tehdit oluşturuyor. Bu tehdit, Trump’ın dost/düşman algısını da şekillendiren hareket noktası. Basitçe mümkün mertebe Rusya ile Çin arasındaki yakınlaşmaya bir sınır çekilmeli, mümkünse Rusya ABD’ye yakınlaştırılmalı. Peki bu strateji başarılı olabilir mi?

İlk olarak günümüzde Soğuk Savaş gibi sert bir kutuplaşmanın olmadığını hatırlatarak başlamak gerekiyor. İkincisi, Çin’in de SSCB gibi doğrudan ABD’yle çarpışmaktan kaçınmayan, kamplaşmayı sert bir zeminde yürüten bir........

© Gazete Duvar