menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mumbai'deki hayatların şiiri 

28 1
17.01.2025

2024 Cannes Film Festivali'nde Hindistan sinemasının festivaldeki eksikliği dile getirilmişti. Bu ülke sineması yaklaşık 30 yıldır Cannes film seçkisinde yer bulamıyor, bu kadar üretken bir sinemanın asla dikkat çeken bir yapım çıkaramaması doğal olarak herkesi düşündürüyordu.

‘Aydınlık Hayaller’ filminin bu sene Cannes Film Festivali'ne seçilmekle kalmayıp üstelik festivalden bir anlamda ‘ikincilik’ ödülü olan ‘Büyük Jüri Ödülü’ ile ayrılması tabii ki hoş bir sürpriz oldu ama bu başarı, bir ülke sinemasının kalıcı bir şekilde tekrar ‘uyanmasını’ başlatır mı bilemeyiz!

Yönetmen Payal Kapadia, filminin açılış sekansından itibaren hikayesinin adeta ‘kalbinde’ yer alacak ve bir anlamda başkarakterlerden biri haline gelecek Mumbai şehrini, buranın merkezini ve içinde akan insan trafiğini göstererek tanıtıyor. Yönetmen bu mahşeri insan yığınını sunarken, insanların hareketlerini, yüz ifadelerini ‘o anda’ yakalayarak, dinamik bir sinematografik dille, ışık hüzmeleriyle ‘delinmiş’ bir gökyüzüne sahip bu devasa şehre bir nefes ve bir ruh katmayı beceriyor.

Yönetmen bizce bu açılış sekansından itibaren, kendine has yönetmenlik dokunuşunu hissettiriyor. Bu kadar anonim bir ortamda, yavaş yavaş ana karakterlerle tanışmaya başlarken, ne bir fazla dikkat çekme gayreti ne de bir ortamı süsleme isteği görüyoruz. Başka bir deyişle yönetmen ‘doğallıktan’ yana tavır koyuyor. Ama bu doğallık bizce çok hassas hatta kırılgan…

Hikaye ilerledikçe şehrin kaotik kalabalığı arasından ‘sıyrılan’ iki kadını tanıyoruz: Prabha ve Anu! İkisi de aynı........

© Gazete Duvar