Mükemmel çalışan bir ruh eczanesi
Déjà vu yaşıyorum… Doğu Özgün ile tekrar bilgisayarlarımızın karşısında, karşı karşıyayız. Fiziksel olarak hiç karşılaşmadığım, röportajlar dışında sohbet etme fırsatı bulamadığım bu insan, bana birçok tanıdık hissi, düşünceyi anlatıyor. O anlattıkça, yorum yapmak, ben de böyle düşünmüştüm, bana da benzer bir şey olmuştu diye lafı uzatmak geliyor içimden. Bıraksan sergi konuşması, dertleşmeye dönecek gibi… İki sene önce de böyle olmuştu. Doğu’nun "Takma Bıyık" sergisi için yaptığım röportaj sırasında yine dinlerken konuştukça konuşmak istemiştim.
Paylaşma hissiyatı aynı kalırken, hayatlarımızda, hikayelerimizde çok şey değişiyor. T.C. vatandaşı olup stabil bir hayat yaşayabilmek kim için mümkün ki zaten… Doğu Özgün’ün konuları, anlatış biçimi değişirken diğer yandan da hikaye devam ediyor.
Bir önceki sergisinde sevgisiz kalmaktan hırçınlaşmış bir çocuk-topluma bakan Doğu, bu sergide zorbayla kavga etmekten vazgeçip dönüşüm ve iyileşme yollarını arıyor. Zorbayla sürekli kavga edersem ben de zorbalaşırım, diyor sanatçı. Düşünmeyi, eleştirmeyi değil; ama kavgayı bırakıyor. Doğu Özgün’nün Ferda Art Platform’da açılan yeni sergisi Apotheke, Almanca’da “eczane” anlamına geliyor. Bir çoğumuz telafi ve teselliyi aradığı yabancı topraklarda, ya da bulunduğumuz yerde didişmekten yorulmuş, dönüşmeye, iyileşmeye çalışıyoruz.
Sergi fikrini oluşturan ilk öğelerden biri Doğu Özgün’ün ziyaret ettiği mimar Peter Zumthor imzalı Kolumba Müzesi’nin mimarisi olmuş. Almanya'nın II. Dünya Savaşı'nda neredeyse tamamen yok olan Köln kentinde yer alan müze binası, geç dönem Gotik bir kilisenin kalıntılarından çağdaş bir mimari yorumuyla zarif bir şekilde yükselmiş ve mağrur bir edayla özünü korumuş. Doğu Özgün, tüm sakatlığı, tüm eksikliği ile kendini kabul edip yükselen bu binaya bir şefkat hissetmiş ve böylece "Tiranlık" ve "Yabancı" resimlerini yapmaya başlamış. Bu ikiliden anlatacağım “Yabancı” sanatçının Marmaray’da rastgele çektiği bir göçmenin fotoğrafından esinleniyor. Sanatçı, çevresindeki ortama yabancı insanların uzaklara baktıklarında gördüklerini hayal etmek istemiş. Bir göçmenin geçmişin nostaljisi ve geleceğin umutları arasında ne kadar sıkışmış olabileceğini fark etmiş. “Bugün” birçok göçmen için belki de sadece hasret ve hayaller arasındaki bir köprü... Yaşanıp bitirilmesi gereken bir süreç. “Yabancı” tıpkı........
© Gazete Duvar
