İmamoğlu olayı ve PKK’dan yeni sürece yönelik ilk ciddi karşı hamle
İstanbul Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibine yönelik yolsuzluk soruşturmaları bağlamındaki gelişmeler, Türkiye’nin 40 yıllık terör belasından kurtulmasını öngören “Terörsüz Türkiye” süreci ile ilgili tartışmaları geri plana itti. Hatta yolsuzluk soruşturması, soruşturma kapsamında gerçekleşen tutuklamalar ve CHP’nin bunlara tepki olarak muhalif kesimleri sokaklara çağırmasıyla yaşanan gelişmeler, “Terörsüz Türkiye” sürecini geri plana itmekle kalmayıp etkilemeye başladığı da ortaya çıktı.
PKK’nın kongresini toplayıp silah bırakma ve kendisini feshetme kararı alması beklenirken Kandil’den şimdiye kadarki “mırın kırın etme” ve “ipe un serme” çabalarının ötesine geçen en sert karşı çıkış geldi. Malum, Ekrem İmamoğlu ile ilgili gelişmeler toplumun geniş bir kesiminin yanı sıra PKK ve DEM Parti müzahir çevrelerce de yakından takip ediliyor ve tartışılıyor. Bu çevrelerde bir kesim, devletin ve hükümetin yürüttüğü sürecin selameti açısından muhalefet ile aralarına mesafe koymaları gerektiği görüşünü dile getirirken bir diğer kesim de özellikle İmamoğlu’na yönelik operasyonlara tepki gösteren kesimlerin sokaklara çıkmış olmalarını kendileri için bir fırsat ve kazanç olabileceği değerlendirmesiyle muhalefet ile ortak hareket edilmesini istiyor.
Bu iki kesimi iki ana eksen olarak tarif etmek mümkün. Muhalefet ile arasına mesafe koymayı savunan kesim Öcalan’ın çağrısına uyulmasını ve PKK’nın silah bırakıp kendisini feshetmesini isteyenler. Buna karşın muhalefet ile ortak hareket edilmesini isteyenler ise açıktan Öcalan’a karşı çıkamamalarına karşın silah bırakılmasına ve örgütün kendisini feshetmesine karşı olanlar. Yani eski çözüm sürecinde yaşanan Gezi olayları sırasında yaşanan tartışmaların hemen hemen aynısı. Bu tartışma, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çıkışlarıyla başlayan sürecin başlangıcından bu yana devam ediyordu ancak Öcalan’ın, DEM Parti’nin İmralı heyeti tarafından 27 Şubat’ta açıklanan mektubu bu tartışmalara bir nevi nokta koymuştu.
Bu mektup, sürece karşı olanların sesini bastırmış ve PKK 1 Mart’ta yaptığı açıklamada Öcalan’ın çağrısına uyacağını, silah bırakılma ve fesih için kongresini toplayacağını açıklamıştı. 1 Mart’tan bu yana hemen her gün gerek Kandil’den gerekse de PKK’nın Avrupa kanadı ve onlara müzahir diğer kesimlerden “ayak sürüme”, “mırın kırın etme” ve “ipe un serme” çabasına dönük açıklamalar geldiyse de hemen hemen hepsinde sürece bağlılık yaklaşımları dile getiriliyordu.........
© Gazete Damga
