Wild Diamond (2024): Gösteri Çağında Parıltının Altındaki Karanlık
İçinde yaşadığımız dünya düzeni gençlere hiçbir şey vadetmiyor. Yoksul, lümpen ve eğitimsiz kitlelerin, kurtuluş ararken işin en kestirme yolunu gösterdiğini zannettikleri sosyal medyanın tuzaklarında tırnakları uzuyor, renkleniyor, görüntüleri hızla değişip dudakları şişiyor, abartılı makyajlar ve saçlarla yaşlarının ve toplumsal pozisyonlarının çok ötesinde bir imaja bürünüyorlar. Bu çocukların hiçbir suçu yok; kendileri için bir çıkış arıyorlar ve gördükleri, onları içine çeken renkli dünya abartılı olmayı öneriyor. Bütün bu hevesliler yığını içinde “yırtma” ihtimali hiçbirinin bu sahte rüyadan uyanmasına izin vermiyor.
Fenomen ya da influencer olma arzusu, bireysel hevesin ötesinde, çağın ekonomik, kültürel ve politik dinamiklerinden beslenen bir olgudur. İçinde yaşadığımız “gösteri toplumu”nda var olmanın yolu görünmekten geçtiği için günümüzde gençler, sosyal medya üzerinden kendilerine yeni ve performatif kimlikler inşa etmeye yönelebilmektedir. Onaylanma ve aidiyet arayışlarını dijital performanslarla karşılar ve gerçek hayattan farklı birer sosyal medya personası yaratırlar. Ekonomik güvencesizlik, düşük ücretli işlerin yarattığı umutsuzluk ve neoliberal sistemin “kendini marka yap” ideali, fenomen olmayı hem bir geçim hem de bir özgürleşme alanı gibi gösterir. Oysa bu süreç, bireyleri kolektif dayanışmadan koparıp rekabetçi, kendini sürekli pazarlamak zorunda kalan özneler hâline getirir. Böylece fenomen olma arzusu hem sisteme tepkinin hem de sisteme uyumun ifadesi olup görünürlük bir yandan özgürlük duygusu verirken öte yandan bireyi piyasanın ve gözetimin merkezine hapseder.
Agathe Riedinger’in ilk uzun metraj filmi Wild Diamond (2024), Fransız taşrasındaki tekdüze yaşamından sıyrılıp bir güzellik yarışması aracılığıyla “ün” kazanma arzusundaki yirmili yaşlarının başında olan Liane’ın hikâyesidir. Yüzeyde bir “yoksul kızın şöhret hayali” gibi görünse de derinlerde modern dünyanın en yakıcı çelişkilerine dokunan, gösteri toplumunun şiddeti, sınıfsal hiyerarşiler, kadın bedeninin metalaşması ve parıltı arzusunun insanı nasıl yuttuğunun anlatısıdır.
Riedinger’in hikâyesinin merkezine oturan, filmin ana anlamını yaratan ve yapıma ismini veren vahşi elmas; Liane’in el değmemiş bir potansiyel, “parlayacak” bir beden, sistemin gözünde biçim verilmeye hazır bir malzeme olduğunu simgeler. Onun “vahşiliği”, kendi doğasından değil, yaşadığı dünyanın biçimsizliğinden gelir. Bu düzen asıl vahşi olandır ve varlığını sürdürmek için........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon