Bir Villada Başlayan Yolculuk: La Dolce Villa (2025)
Her insan bu hayatta birçok soruya yanıt ararken felsefe yapmaktadır. Bu sorulardan biri kuşkusuz bu hayatta nerede ve nasıl bir yaşam sürdürmek istenildiğidir. Sorunun zorluğunun yanı sırabir o kadar da cevabı bulmanın zorlu bir süreci vardır. Çünkü bu soruya bir cevap bulabilmek için belki de uzun yıllar yaşamak gerekir. Ancak önemli bir nokta vardır ki insanın yaşadığı duygular onun hem hayata bakış açısını hem de hayatının akışını etkiler. Özellikle birini kaybetmenin verdiği acı duygusu ve onun beraberinde getirdiği şok etkisi, insanın bu hayattaki nihai amaçlarını bir anda değişikliğe uğratabilir. Bu açıdan bakıldığında yönetmenliğini Mark Waters’ın yaptığı La Dolce Villa (2025), yalnızca bir romantik komedi filmi olmaktan ziyade acı, umut, başlangıç kavramlarını belirli noktalarda felsefi şekilde ele alıyor.
Film, ilk başta annesini kaybetmiş olan Olivia ve babası Eric üzerinden başlıyor. Bu konuda daha önce duygularını paylaşmayan baba kızın karşılıklı sahnelerinde Waters, özellikle iletişimin önemine dikkat çekiyor. Filmin ilk sahnelerinde kızının isteklerine karşı olan ve onu kararlarından vazgeçirmeye çalışan Eric daha sonra kızının isteklerini gerçekleştirmeye çalışan bir babaya dönüşüyor. Bu aradaki hızlı değişim Eric’in kendisiyle bir çelişki yaşaması gibi görülse de aslında Waters burada anlayışsızlık ile iletişimsizliğin arasındaki farkı baba ile kızın arasında geçen diyaloglarda ele alarak iletişimin her şeyi çözebileceği örneğini gösteriyor. Bu yüzden başta anlayışsız gibi görülen baba, kızı ile iletişime geçtikten sonra anlayışlı olarak görülmeye başlıyor. Bu sahnelerde şiirsel bir dil yerine gündelik bir dil kullanılması hikâyeyi daha samimi gösterirken, baba kız arasındaki sahnelerin bir iki sahne ile sınırlandırılması izleyicide eksiklik hissi oluşturuyor. Bu duygular filmin geneline yayılmış bir şekilde işlenseydi hikâye daha bütünsel bir gözle görülebilirdi.
Film aslında Olivia ile başlasa da onun üzerinde pek durmuyor, Olivia üzerinden Eric’ive Eric’in aşk hayatını anlatıyor. Ve bu yüzden filmde Eric’in olduğu sahneler, Olivia’nın olduğu sahneleri gölgede bırakıyor.Burada aşk kavramının, acı, kayıp gibi duyguların ve baba kız arasındaki ilişkinin hızlı bir şekilde önüne geçmesi, onların yaşadığı üzüntünün yüzeysel bir şekilde işlendiğini göstermekte ve izleyiciyi de bu duygulara inanmakta zorlandırmaktadır.
Filmin dikkat çektiği bir diğer nokta, insanın kaderi ve insanın eylemi üzerinde bir bağ kurmasıdır. Çünkü bazen eylemlerimizin ve isteklerimizin asıl nedeni bilinçaltımızda yer edinmiş birtakım düşünceler........
© Film Hafızası
