menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kimlik ve Öz Arayışı: A Complete Unknown (2024)

8 0
previous day

Bob Dylan’ın sesini ilk kez duyan biri, kelimelerin ötesinde bir çağrıyla karşılaşır: Belki bir başkaldırıdır bu, belki de yalnızca bir dönüşümün fısıltısı. A Complete Unknown (2024) tam da bu belirsizlik hattında yol alan, bir kimliğin inşasını değil, kimliklerin çözülüşünü anlatan bir film. James Mangold, sıradan bir biyografi anlatısından uzak durarak, izleyiciyi Dylan’ın müziği kadar çok katmanlı, çok sesli ve yer yer çelişkili iç dünyasına sürüklüyor. Film, 1960’ların değişen Amerika’sını bir arka plan olarak kullanırken, izleyiciyi daha çok bireyin kendi içindeki kırılmaların eşiğine bırakıyor.

Film boyunca Dylan, ne olduğunu değil, ne olmak istemediğini açıkça ortaya koyar. Hibbing kasabasından kaçışı, folk müziğin ideolojik sınırlarından sıyrılması ve sonunda kendi sesini bulma süreci; tümü bir tür benlik arayışına dönüşür.

Jung’un Bireyleşme Süreci ve Arketipsel Yolculuk

Carl Gustav Jung’a göre insan ruhu yalnızca bireysel yaşantılardan oluşmaz; hepimiz, atalarımızdan devraldığımız ortak bir bilinçdışına sahibiz. Bu “kolektif bilinçdışı” içinde insanlığın ortak deneyimlerinden süzülerek oluşmuş evrensel imgeler, kalıplar ve eğilimler vardır. Jung bu evrensel yapı taşlarına “arketip” adını verir. Arketipler doğrudan gözlemlenemez; mitlerde, masallarda, rüyalarda ve sanatta semboller yoluyla kendilerini gösterirler. Her bireyin bilinçaltında bu evrensel imgeler uyanmayı bekler. [1, 2]

Bu arketiplerden biri olan gölge, bireyin bastırdığı, inkâr ettiği ya da toplum tarafından kabul görmediği için gizlemeyi tercih ettiği yönlerini temsil eder. Kimi zaman utanç verici düşünceler, saldırganlık, kıskançlık gibi dürtüler; kimi zaman da yaratıcı ama bastırılmış potansiyeller bu gölge yapının içindedir. Jung’a göre birey, bu gölgeyle yüzleşmeden, yani kendisinin “karanlık” taraflarını fark edip kabul etmeden bütünleşemez. Gölgeyi tanımak acı verici olabilir; çünkü bu süreç, kişinin kendisiyle ilgili inşa ettiği ideal imajı kırar. Ancak tam da bu çatışma ve yüzleşme, bireyleşme sürecinin temel adımlarındandır.

A Complete Unknown’da Dylan karakteri de benzer bir yolculuğun içindedir. “Gölge”si, yani geçmişi, ailesi, memleketi, doğduğu kimlik onu şekillendirmiştir; ancak bu kalıpların ötesine geçmek, gerçek “kendiliği” bulmak için kaçınılmazdır. Filmin erken sahnelerinde Hibbing’den ayrılışı, klasik “kahramanın yola çıkışı” anlatısıyla paraleldir: Alışılmış olanı terk etmek, bilinmezliğe doğru bir adım atmaktır.

Yeni bir ad seçmesi -Bob Dylan-, yalnızca sanatçı olarak değil, insan olarak da bir yeniden doğumun işaretidir. Ancak bu ad, bir personadır: Jung’a göre persona, bireyin toplumla başa çıkmak için taktığı bir maskedir. Dylan’ın performansları sırasında sahneye hükmetmesi ama kamera karşısında huzursuzluk yaşaması, persona ile özbenlik arasındaki gerilimi gösterir. İzleyici, ışıkların arkasında bir figür değil, derin bir iç çatışma barındıran bir bireyle karşılaşır. Bireyleşme tamamlanmamıştır; Dylan hâlâ kendisiyle savaş hâlindedir.

Sartre’ın Varoluşçuluğu ve “Kendini Yaratma” Eylemi

Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğu, 20. yüzyılın ortasında insanın Tanrı’sız bir evrende nasıl anlam bulabileceği sorusuna radikal bir yanıt arar. Sartre’a göre, insan dünyaya “atılmıştır” (il n’y a pas de nature humaine) — yani herhangi bir yaratıcı tasarım, doğuştan gelen bir öz, değiştirilemez bir kader ya da evrensel bir insan doğası yoktur. Bu, bir boşluk hissi değil, özgürlüğün kaynağıdır: Çünkü bu durumda birey, kendisini belirleyecek olan anlamı kendi eylemleriyle yaratmakla yükümlüdür. “Varoluş özden önce gelir” ilkesi, bu yüzden sadece felsefi değil, ontolojik bir bildiridir. İnsan, önce vardır (var olur), sonrasında kimliğini, değerlerini ve yaşamının yönünü belirler.

Bu mutlak özgürlük, aynı zamanda Sartre’ın deyimiyle bir “özgürlük mahkûmiyeti”dir. Çünkü özgürlükten kaçmak da bir seçimdir ve insan her seçiminde yalnızca kendi........

© Film Hafızası