İnsanlığın S’umud'u: Zifiri Karanlığın İçindeki Kıvılcım
2023 yılından bu yana, canlı yayınlarla tüm dünyanın şahit olduğu bir soykırım yaşanıyor Gazze'de.
Bu trajedinin kökleri, 2000'li yıllardan itibaren giderek ağırlaşan; havadan, karadan, denizden Gazze'yi bir açık hava hapishanesine çeviren ablukaya dayanıyor.
Elbette Filistin meselesinin, II. Dünya Savaşı sonrasına uzanan bir işgal ve katliamlar tarihi olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda, yıllardır süregelen sistematik bir yok edişle, yani soykırımla karşı karşıyayız. İsrail, tüm dünyanın gözleri önünde, insanlığı yok sayarak bu soykırımı sürdürüyor. Uluslararası mahkeme kararlarını, BM kararlarını ve evrensel hukuk ilkelerini yok sayan bir kanun kural tanımama hali, artık tartışma götürmez bir gerçeklik.
Peki, buna karşı dünya ne yaptı? Devletler ve uluslararası kuruluşlar soykırıma seyirci kalırken; uluslararası hukuk, anlaşmalar ve sözleşmeler yok hükmünde sayıldı. Bu "resmi" eylemsizlik, aslında insanlık adına büyük bir soruna işaret ediyordu: Devletlerin, BM'nin ve ilgili tüm resmi yapıların iddia ettikleri ile fiilen işlediklerinin farklı olduğu, "büyük sermayenin çıkarları" dışında harekete geçmeyecekleri bir kez daha teyit oldu. Harekete geçiyormuş gibi yapanların da niyetleri ya da güçleri, amaca hizmet etmelerine engel oldu. Gazze Soykırımı bu acı gerçeği hatırlattı ve nihayetinde sivil toplum harekete geçti. İnsanlar, sosyal medyada ve dünyanın dört bir yanındaki meydanlarda tepkilerini gösterdi. Ancak bu, Gazze'deki soykırımı durdurmadı. Ardından, "Mavi Marmara" benzeri bir ruhla yola çıkan "Sumud Filosu" sahneye çıktı. Peki, bu girişim bize ne gösterdi?
İlk olarak, umutsuzluğa kapılmamamız gerektiğini hatırlattı. Müslüman coğrafyalardaki protestolar ve küresel boykotlar bir direnç oluşturdu, ancak asıl dönüm noktası, Batı toplumları da dahil olmak üzere, dünyanın dört bir yanından soykırıma karşı sesler yükselmeye başlayınca yaşandı. Müslümanların bu mücadelede yalnız olmadığını görmesi, kolektif bir haklılık duygusunu pekiştirdi. İşte tam bu noktada, Sumud Filosu'nun Gazze'ye ulaşma çabasına tanık olduk.
Sumud Filosu'nu düzenleyen ve ona liderlik eden yapının hemen her milletten ve her inançtan insanı bir araya getirmesi, çok önemli bir gerçeği gözler önüne serdi: Dünya kamuoyu, kendi içine gömülmüş, ağır işleyen, umutsuz bir kötürüm görünümünde olsa da, onun kalbinde iyilik ve adalet duygusu hâlâ yaşıyor. Sumud'un yaptığı en büyük iş buydu; dünyada hâlâ adaletten yana, iyi insanlar olduğunu ve onların harekete geçebileceğini ispat etmek.
Tabii ki,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d