menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Askerde kurşunsuz ölümler: Dönüşen sözcükler

28 15
28.07.2025

İki asker daha öldü, kurşun değmeden. Ne cephedeydiler, ne çatışmada. Emirle gelen talimde, güneş çarpmasıydı ölüm nedenleri. Milli Savunma Bakanlığı, halkın bildiği bu ifade yerine “dehidratasyon, hipernatremi, çoklu organ yetmezliği” gibi teknik terimler kullanmayı tercih etti. Bu tıbbi dil, ölümü biyolojik bir yazgı gibi sunarak sorumluluğu soyutlaştırıyor, kamusal tepkiyi geciktirmeyi hedefliyor.

Tıbbileştirilmiş bir anlatı, toplumsal, etik ve yönetsel boyutları olan bir ölümün önlenebilirliğini görünmez kılar. Oysa ölüm, özellikle silahsız bir askerin ölümü, yalnızca bireysel bir kayıp değil; sistemin işleyişine dair bir göstergedir.

Birkaç hafta önce, yine askerler metan gazı nedeniyle bir mağarada yaşamını yitirmişti. O günden bu yana değişen sadece ölüm biçimi değil, bu ölümlere verilen toplumsal ve siyasal tepkidir. İlk kez “ihmal”, “sorumluluk”, “neden” gibi kelimeler muhalefetin dilinde yer buldu. Eksik de olsa bu sözler, bir dil değişiminin habercisi.

CHP’den İyi Parti’ye muhalefetin bugünkü dili; barışa emek vermiş toplumsal hareketlerin, yıllardır açtığı siyasal ve ahlaki alandan besleniyor. Asker ölümleri için artık sadece “şehadet” değil, “Hesap sorma” da mümkün olabiliyorsa, bu yalnızca siyasal cesaret değil, dilin dönüşümüdür.

Barış sadece silahların susması değildir; ölümün anlamını değiştiren bir dildir.

Türkiye’de dil, savaşla çevriliydi nicedir. Ölüm yalnızca “şehadet” olarak........

© Evrensel