menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni süreçte iktidarın hesabı ve DEM’in sorumluluğu

50 14
16.04.2025

İktidar ortağı MHP’nin Lideri Bahçeli’nin geçen yıl 1 Ekim’de Mecliste DEM Parti’lilerle tokalaşması ile başlayan ve 27 Şubat’ta PKK Lideri Öcalan’ın örgütüne kendisini feshetme çağrısıyla yeni bir boyut kazanan yeni sürecin tarafları, bu sürecin yakın dönemde (birkaç hafta ya da ay içinde) tamamlanacağına dair açıklamalar yapıyorlar. 10 Nisan’da yapılan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile DEM Parti İmralı heyetini oluşturan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder arasındaki görüşmeye katılan isimlerden biri olan AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala, “Süreçte aksama ya da duraksama olmadığı”nı söyleyerek nisan ayı sonunu işaret etmişti. Bahçeli de daha önce yaptığı “Öcalan’ın PKK’nin fesih kararını DEM Parti Meclis Grubu toplantısında ilan etmesi” çıkışına benzer bir çıkış yaparak “PKK’nin fesih kongresini 4 Mayıs’ta Malazgirt’te DEM Parti’li belediyenin ev sahipliğinde gerçekleştirmesi” çağrısını yapmıştı. DEM Parti İmralı heyeti, Erdoğan ile görüşmesinin ardından “Artık daha umutlu oldukları” yönlü bir yazılı açıklama yaptıktan sonra heyette yer alan isimlerden biri olan Buldan, İtalya’nın Başkenti Roma’da “Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm’ başlıklı uluslararası konferansta yaptığı konuşmada “Sürecin haziran ayı sonuna kadar başarıyla sonuçlanması bekleniyor” demişti.

Lafı dolandırmadan söyleyelim: Ortada fazlasıyla garip bir durum var.

Ülkede 40 yıldır devam eden çatışmalara neden olan önemli bir sorun ve bu sorunun bir parçası olan bir örgütle ilgili başlatılan sürecin tarafları, bu sürecin kısa sürede bitirileceğine dair açıklamalar yapıyorlar ama bu sürecin nasıl bitirileceği, ne olacağı konusunda ne muhalefet partilerinin ne de toplumun bilgisi bulunuyor.

Peki, bir tarafında Kürt halkının ulusal-demokratik talepleri karşısında faili meçhul cinayetlerden köy yakmalara, belediyelere kayyım atamalarından binlerce Kürt siyasetçinin siyasi operasyonlarla cezaevine konmasına evrilerek bugüne gelmiş bir sorun ve öbür tarafında “şehit cenazeleri” üzerinden yaratılmış milliyetçi-şoven hassasiyetler varken bu sorunun kapalı kapılar ardında yapılan görüşme-pazarlıklarla çözülmesi mümkün müdür?

Oysa PKK Lideri Öcalan’ın 1993’te Beyrut’ta ‘tek taraflı ateşkes’ ilan etmesinden 2013-2015 yılları arasındaki ‘çözüm süreci’ne kadar Kürt sorununun çözümü yönünde yapılan bütün girişimlerin, başlatılan bütün süreçlerin başarısızlığa uğramasının arkasında iki önemli neden vardı: Birincisi, çift taraflı ateşkesten başlayarak devletin/iktidarın bu süreci güvence altına alacak yasal dayanakları oluşturmaya yanaşmamasıydı. Düşünün ki bugün iktidar cephesinden PKK’nin fesih kongresi için tarihler veriliyor ve hatta Bahçeli, bu kongrenin Malazgirt’te toplanmasını istiyor ama öte yandan PKK’ye yönelik askeri........

© Evrensel