menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

PKK’nin silahsızlandırılması, Erdoğan’ın ‘müjde’si ve halkın silahı!

88 13
13.07.2025

Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısının ardından kongre yaparak silah bırakma ve kendini feshetme kararı alan PKK, 9 Temmuz’da İmralı’dan gelen görüntülü mesajının ardından da 11 Temmuz’da Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Süleymaniye kentinde düzenlenen törenle silah bırakma sürecini başlattı. Silahlı bir örgüt olarak PKK, cumhuriyet tarihi kadar eski olan Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün; iktidarlar değişse de değişmeyen baskı, inkar ve asimilasyon politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Bu durum kaçınılmaz bir biçimde PKK’nin silah bırakmasının demokratik-barışçıl çözüme hizmet etmesi ya da bu sürecin bir parçası olarak gerçekleşmesi beklentisini yaratıyor. PKK’nin silah bırakma töreniyle 41 yıllık çatışmalı süreci sona erdirme yönünde attığı adım, bu dönem boyunca ağır bedeller ödeyen halklarda umut ve beklenti de yarattı. Ancak hem iktidar blokunun bu ‘süreç’teki söylem ve politikası ve hem de Erdoğan’ın “müjde” olarak lanse edilen son açıklamaları, bu umut ve beklentiyi tersine çeviriyor.

Öcalan’ın 27 Şubat’ta örgütüne yaptığı silah bırakma ve fesih çağrısı öncesinde bu çağrının görüntülü yayımlanması talebine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Mevzuata uygun değil” diyerek karşı çıkmıştı. Elbette bu itiraz asıl olarak Tunç’tan değil, Erdoğan’dan gelmişti. PKK’nin silah bırakma töreni öncesinde Öcalan’ın görüntülü mesajının yayımlanması ve bu mesajın gönderildikten 20 gün sonra kamuoyu ile paylaşılması (19 Haziran’da çekilen mesaj kamuoyu ile 9 Temmuz’da paylaşıldı) bu sürecin öyle sorunsuz ilerlemediğinin ve ilerlemeyeceğinin de işaretlerini veriyordu. Öcalan mesajında 27 Şubat 2025 tarihli barış ve demokratik toplum çağrısını savunmaya devam ettiğini söylüyor ve “Silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiş” çağrısını yapıyordu.

Öcalan’ın mesajı sonrasında KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada örgütün attığı adımlara karşılık devlet ve iktidar tarafından hiçbir somut adım atılmadığı halde Öcalan’ın istediği adımın atılacağı belirtiliyordu. Ancak devamında “Sürecin tek taraflı ve sadece bizim atacağımız adımlarla ilerlemeyeceği bilinmelidir” uyarısı da yapılıyordu. KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın öncülük ettiği grubun silah bırakma töreninde okunan mesajda da “Mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” deniliyordu. Dolayısıyla bu sürecin devamı “Demokratik entegrasyon yasalarının çıkartılması” koşuluna bağlanıyordu.

Sadece bu gelişmeler bile sürecin nasıl devam edeceği ya da etmeyeceği bakımından Erdoğan-Bahçeli iktidar blokunun alacağı tutumun taşıdığı önemi göstermeye yetiyor.

Aynı günlerde sürecin önündeki zorluklara işaret eden bir diğer gelişme de Suriye’de yaşanmıştı. Geçtiğimiz günlerde SDG (Suriye Demokratik Güçleri) Komutanı Mazlum Abdi’nin başını çektiği Kürt heyeti, Şam’da HTŞ Lideri Colani’nin başını çektiği Suriye Geçici Yönetimi ile bir görüşme gerçekleşti. ABD’nin Suriye........

© Evrensel