Dayanışmacı avukatlar, direngen davacılar, ısrarlı yurttaşlar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ve diğerleri hakkında hazırladığı iddianame, İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği günden bu yana tartışılmaya devam ediyor. Gizli tanıklar ve itirafçı ifadeleri üzerinden 10 yıl önce kurulmuş bir “suç örgütü”nün varlığını iddia eden kurgu, CHP’nin siyasal alanda önünün kesilmesi girişimi olarak değerlendiriliyor. CHP’li yöneticilere yönelik “suç örgütü” suçlaması ve buna bitişik parti kapatma girişiminin Erdoğan rejiminin ömrünü sonsuza dek uzatmayı hedeflediği açıkça ortada. CHP ile sınırlı kalmayıp, siyasal muhalefetin tamamını tehdit eden bu manevranın sadece bir CHP meselesi olarak görülmemesi ve etkili bir tutum alınması büyük önem taşıyor.
Türkiye’de hukuk mekanizmaları uzun yıllardır, yurttaşların haklarını korumaktan çok iktidarı sürdürmek ve demokratik denetimleri aşmak için bir araç haline gelmiş olsa da hukuka aykırı uygulamalara ve hak ihlallerine itiraz için hukuk kurumlarına başvurulmaya devam ediliyor. Mağdurlar ve muhalifler, “üstünlerin hukuku”nu kabul ettirmeye çalışan çifte standartlı yaklaşıma karşı hukuk çerçevesinde direnmeye gayret ediyor. Adliye binaları dışındaki mücadelenin yanı sıra, olumlu beklentilerin çok düşük olduğu durumlarda dahi davalar açılıyor.
Muhaliflerin otoriter yönetimin hizmetindeki yargıya aynı düzlemde direnebilecekleri yollar tamamen kapanmış değil. Hukuki süreç, devletin tüm imkanlarıyla yapılandırılıp, kurgulanmış........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein