Bu savaşta kimden yana?
2000’li yılların önemli savaşlarından biri büyük ölçüde zihinsel deformasyon için verildi. ABD milenyumun başında Afganistan’ı ve Irak’ı işgal ederken Taliban ve Saddam diktatörlüklerine karşı ‘haklı bir işgal’ gerçekleştirdiğine dünyayı ikna etmeye çalışırken kullandığı ‘önleyici savaş doktrini’nin ideolojik meyvelerini hemen o gün değil ama süreç içinde aldı.
Dünyanın bu büyük hegemonik gücü gelişmiş savaş teknolojisi, yaygın istihbarat şebekesi, propaganda gücü ile dünyayı dize getirmeye çalışırken sıradan zihne de yapılandırdığı seçenekler arasından seçim yapmayı, taraf tutmayı dayattı. Emperyalizmin sözde medeniyet transferi için yaptığı saldırılardan yana değilsen şeriatçı, onun demokrasi diye adlandırdığı şeyden değilsen darbeci ya da diktatörlük yanlısı olarak herkes yaftalanabilirdi. Bunlar çoğaltılabilir ve her ülkenin koşullarına göre seçenekler değişebilir. Dünya düzeni, ABD’nin dost düşman ayrımına bağlı olarak ortaya attığı ikilemler üzerine kuruldu. Dayanağını da halk mücadelelerinin, işçi sınıfı örgütlülüğünün gerilemesine borçludur.
İsrail Filistin’de soykırım uygulamaya başladığında, içi çoktan boşalmış seküler, demokratik değerleri İsrail’in temsil ettiğine dair ABD propagandası Türkiye’de de şeriatçı Hamas’a karşı siyonist bir başka şeriat iktidarının müdahalesini ‘haklı’ gösterebilmiş; Filistin halkı destekten uzun süre mahrum bırakılmıştı.
İsrail’in İran’a saldırısının başlamasıyla aynı semptomlar hortlamış durumda. İran’ın kendi halkına zulüm uygulayan, idam cezalarını gözünü kırpmadan onaylayan gerici molla rejimi........
© Evrensel
