Roman Roy sendromu ve çoklu kulüp sahipliği
Succession’da Roman Roy’un (Kieran Culkin) babası Logan’a (Brian Cox) hediye olarak yanlış futbol kulübünü satın aldığı sahneyi hatırlıyor musunuz? İskoçya’da bir pubda Azeri milyarder Eduard Asgarov’la sadece havadaki tuhaf sessizliği kırmak için açılmış gibi duran bir futbol muhabbeti daha ikinci cümlesinde “Hearts’ı mı alsak Hibs’i mi”ye dönmüş ve Edinburgh’un 150 yıllık kulübü kendini bir anda futbolla alakasız iki milyarderin avı olarak bulmuştu. Logan’ın Hearts’ın değil onun ezeli rakibi Hibs’in taraftarı olması ve Roman’ı bir kez de bu hatası için memnuniyetle yerin dibine sokması da ikinci sahne…
Harika bir sekans çünkü birbirini tanımayan ve -aslında- sevmeyen aile üyelerinin evrensel gerçeği kadar bir “milyarder oyuncağı” olarak futbolun bugün içinde bulunduğu durumu da basitçe özetliyor. Bugün Avrupa ve Latin Amerika’da saygıyla anılan 100-150 yıllık kulüplerin birçoğu futbolla hiçbir alakası olmayan milyarderler için bir yatırıma dönmüş durumda. Kimisi bunu spekülasyon için kimisi “network”ünü kuvvetlendirmek için kimisi doğrudan kâr için değerlendiriyor. Daha büyükleri, yani bizzat devletler tarafından yönetilenlerin temel kaygısı ise “sporla aklanma”. Son dönemde bu tip yatırım gruplarının ana stratejisi farklı ülkelerden birden fazla kulüp alarak etkinliğini, yaygınlığını artırmak. En önemli örnek City Football Group (CFG). BAE rejiminin kontrolündeki yapı, dünya çapında 11 ülkede 13 kulübe sahip. Bu çeşitlilik grubun küresel etkisini, pazar hakimiyetini ve yaygınlığını........
© Evrensel
