Vergi bilinci olmadan şeffaflık, her ikisi olmadan da demokrasi olmaz
Vergi kavramı, maliye biliminin olduğu kadar siyaset biliminin de temel kavramlarından biri. Örneğin, eğer siyaset bilimi açısından yurttaşlık konuşacaksak, demokrasi konuşacaksak söz dönüp dolaşıp vergiye vergi bilincine gelecektir; gelmek zorundadır da. Vergi bilincinin olmadığı yerde şeffaflıktan -bunu, verginin nereye, nasıl ve ne kadar harcandığı ile ilgili bir hassasiyet olarak da okumak mümkün- pek bahsetmek mümkün görünmüyor. Türkiye’de bu konuda ciddi yapısal sorunlar olduğu bir gerçek.
Çalışma hayatındaki nüfusun çok önemli bir kesimini oluşturan -ben de dahil- maaş/ücretlilerin -eğer bordrolarını her ay detaylı kontrol etmiyorlarsa tabii- kaç lira vergi ödediklerini bilmeleri mümkün bile değil. Benzer şekilde, vergilerin bir diğer önemli kaynağı ise özel tüketim vergileri, katma değer verileri gibi mal ya da hizmetin içine gömülerek görünmez hale getirilmiş kamu gelirleri. Peki, son aldığınız peynir için kaç lira vergi ödediğinizi hatırlıyor musunuz? İnanın ben de sizin gibi ne her ay bordromu kontrol ediyorum ne de aldığım peynir için ödediğim vergiyi.
Özetle, kamu gelirlerinin büyük bir kısmının malın fiyatında giydirilmiş dolaylı vergilerden ve çalışanların maaş/ücretlerinden bordro üzerinden (kaynağından) kesilerek tarh edilen vergilerden oluşması, insanların ne kadar vergi ödediklerinin farkında olmamalarına, vergi bilinçlerinin gelişmemesine yol açıyor. Nitekim Kaya ve Yılmaz’ın (2020) kamu maliyesi üzerine yaptıkları çalışmada da belirttikleri gibi, “Türkiye’de dolaylı vergilerin ağırlığı, vatandaşın vergi bilincini olumsuz etkilemekte” (s. 45).
Bu durum, vergi bilincinin gelişmesini zorlaştırırken, aynı zamanda şeffaflık konusunda da bir duyarlılık oluşmasını engelliyor. Örneğin, Acar’ın (2018:102) kamu yönetimi literatüründe vurguladığı gibi, “Vergi bilinci düşük olan toplumlarda şeffaflık talepleri de zayıf kalır”.
Hadi biraz abartalım: “Vergi bilinci yoksa demokrasi yoktur!” Vergi bilincinin olmadığı -hatta olmadığı da demeyelim devletin bu bilincin oluşmasını bilinçli olarak baskıladığı bir toplumda- kamu yönetiminde şeffaflıktan bahsetmek lafügüzaftır, abesle iştigaldir. Ne kadar vergi ödediğini net ve somut rakamlarla bilmeyen, bilmesi örtülenen bir toplumun bu gelirlerin nerelere, nasıl, ne kadar harcandığı ile ilgilenmesini beklemek de olsa olsa naifliktir. Demir ve Arkadaşları’nın (2019: 78) da belirttikleri üzere, “Vergi şeffaflığı artırıldığında vatandaşların devlete duyduğu güven de artar” Lakin bu ancak, vergi bilincinin gelişmesi ile mümkündür.
Tartışılmakta olan yeni şeffaflık yasası önemsizdir, gereksizdir demeye getirmiyorum; aksine şeffaflığın sağlanabilmesi........
© Evrensel
