menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kırılma noktasında Türkiye

24 11
02.06.2025

Kırılma kelimesinin negatif bir çağrışımı olduğunu biliyorum. Öncelikle bu çağrışımı biraz yumuşatmak istiyorum: Kırılma ile nicel değişimlerin nitel değişimlere doğru dümen kırdığı kerteyi kastediyorum. Radikal değişiklik gibi ifadeler kullanmak istemedim. Burada kırılma derken, bir anda değil, zamanla biriken değişimlerin sonunda ortaya çıkan nitel farklılaşmayı tarif etmeye çalışıyorum. Suyun, buhar ya da buz formuna geçerken yaşadığı dönüşümü düşünün. Su, 30 derecede de 40’ta da, 98 derecede de hâlâ sudur. Ama 99’dan 100 dereceye geçişte artık o bildiğimiz su değildir; buharlaşır. İşte bu noktada, nicel birikim nitel bir dönüşüme kırılır.

Bu yazıda, bu anlamda bir kırılmadan söz ediyorum. Yerden tasarruf için meraklısına yalnızca Anti-Dühring ve Engels demekle yetiniyorum. Ama şunu da eklemekte fayda var: Tarih her zaman düz bir çizgide ilerlemez. Bazen bıçak sırtı denebilecek eşikler belirir; geçmişin biriktirdikleri geleceği biçimlendirmeye başlar. Bugün Türkiye tam da böyle bir eşikte duruyor. Kırılma noktası dediğim bu eşik, toplumun çok katmanlı bir dönüşümün arifesinde durduğunun işareti gibi.

Türkiye’de sular ısınıyor: AKP’nin yeni Anayasa Komisyonu üyelerini açıklamasıyla bir derece daha, İstanbul’daki CHP’li belediyelere ve Büyükşehir’e yönelik beşinci dalgayla bir derece daha, PKK’nin feshi sonrası yaşanan siyasi tıkanıklıkla bir derece daha, dinmek bilmeyen öğrenci eylemleriyle bir derece daha. Ekonomik krizi de buna ekleyebilirsiniz, ancak bu yazıda o başlığa girmeyeceğim. 99. dereceye ramak kaldı. Yazın gelişi, Türkiye kazanındaki suyu biraz soğutur mu? Göreceğiz. Siyaset kazanının altı yanmaya devam eder ve sular 100 dereceye ulaşırsa, ortaya çıkacak yeni Türkiye buharı nasıl bir şeye benzeyecek, bunu kestirmek zor. Bildiğimiz tek şey, Türkiye’nin nitelik değiştirmek üzere olduğu.........

© Evrensel