menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anayasa değil, saray fermanı: Halksız, eşitsiz, dayatılmış

23 21
09.06.2025

AKP iktidarının yeniden gündeme getirdiği sivil anayasa tartışması, demokratikleşmenin değil; baskıcı rejimin makyajlanmasının adıdır. Bu tartışma halkın iradesini değil, yalnızca iktidarın bekasını hedeflemektedir.

İktidara geldiği günden bu yana AKP, sivil anayasa vaadini her siyasî krizde yeniden dolaşıma sokmuştur. Bugün yeniden ısıtılan bu tartışma, yönetememe halinin, devletin çürümüşlüğünün ve sarayın çözülme korkusunun açık bir tezahürüdür. Demokratikleşme iddiasıyla sunulan bu hamle, özünde halkı değil; çöken rejimi kurtarmaya yöneliktir.

AKP'nin anayasa ile kurduğu ilişki, başından beri tutarsız ve çıkar odaklıdır. Darbe anayasasıyla hesaplaşma söylemleriyle kısa yoldan meşruiyet devşirilirken, darbe hukukunun en otoriter hükümleri iktidarı tahkim etmek için kullanılmıştır. 2010 ve 2017 referandumlarıyla yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge kökten bozulmuş; tek adam yönetimi anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. Bugün yeniden gündeme getirilen anayasa değişikliği, bu otoriter yapının kalıcılaştırılması hamlesidir.

Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısı yüzeyde demokratik bir açılım gibi görünse de gerçekte otoriterliğin yeni bir elbiseyle sahneye çıkarılmasından başka bir şey değildir. Bu çağrı, Erdoğan’ı yeniden aday yapmanın ve AKP’nin siyasi ömrünü uzatmanın zemini daha doğrusu kılıfı/bahanesi olarak tasarlanmaktadır. Meclis çoğunluğuna yaslanarak, sermaye ve sarayın ihtiyaçlarına göre hazırlanacak bir metin; halkın değil, egemen sınıfın çıkarlarını temsil edecektir.

1982 Anayasası’nın birçok maddesi fiilen askıya alınmış; Anayasa Mahkemesi kararları dahi tanınmaz hale gelmiştir. Böyle bir ortamda anayasa tartışmak, meşru bir hukuk arayışı değil, çöken düzeni parlatma çabasıdır. Üstelik bu süreç sadece siyasî değil, sınıfsal bir karakter de taşımaktadır. Emekçilerin hakları gasbedilmiş, iş güvencesi kaldırılmış, sendikalar........

© Evrensel