Sevim Belli / Boşuna mı Çiğnedik?(*)
İflah olmaz kitap okurları için anı ve biyografi türü olmazsa olmazlardandır, görsel medyadakileri de kaçırmaz.
Anıların, anlattığı hayat dilimi için tarihi aydınlattığı söylenebilir, bir farkla: Çoğunlukla özneldir, yorumludur, istediğini yazar, kuşkulandığı veya çok net anımsadıklarını yazmayabilir.
André Gide’in sözü meşhurdur: Anılar ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır. Belli bir yaşa gelen, üç aşağı beş yukarı toplumun kalburüstünce tanınan kişi “Bizden de bir şeyler kalsın geriye” der; çok da iyi olur.
Aynı zamanda çevirmen ve hekim olan Sevim Belli, altmış beş yaşında kararını verir sosyalizme adadığı hayatının kendinde iz bırakan yönlerini yazmaya:
“… ‘Peki ya sen/’ diyorum kendi kendime, ‘sen nereden gelip nereye gidiyorsun?’ ‘Kimin haberi var bundan?’ / … son gelen vartada sürgünlük düştü payımıza bu kez, Nazım’ın ‘zor meslek’ dediği sürgünlük. /… Bu yaban ellerde yitip gitmek de var bir günün biri. İçin için kemiriyor insanı ‘memleketi bir daha görmemek ihtimali’. Bir iz, çarpıtılmamış gerçek bir kalıt bırakmadan gitmeye gönül razı olamıyor nedense. / Niyetim dikkatleri üzerime çekmek değil elbette. Bu, daha başlamadan beni ürkütüyor bile. Ama en başta çocuklarıma, yakınlarıma, dostlarıma sonra da merak edenlere, hatta belki de ezilen ve sömürülen yığınların kurtuluşu uğruna savaşımı (mücadeleyi, M.Y.) sürdürecek ülkemiz gençlerine bir yaşam hikayesi borcum olsa gerek diye kendimi yüreklendiriyorum. ‘Her şeye karşın mutlu yaşadım’ inancımı da........© Evrensel
