menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akıntıya karşı

19 0
04.02.2025

Hani demişti ya bir dönem Galatasaray’ın teknik direktörlüğünü yapan Frank Rijkaard, “aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda, ama hiçbir şeyden tam yok” diye.

Biraz öyle bir maç oldu. Galatasaray adına maçta birçok şey vardı, ama birkaç istisna (Kaan Ayhan ve Elias Jelert performansları) hariç hiçbiri tam değildi. Bu nedenle analizimi gördüğüm şeylere kısa kısa değinerek inşa edeceğim.

Önce yorgunlukla başlıyorum.

Galatasaray geçen Perşembe günü Amsterdam’da AFC Ajax ile zorlu ve kalp kırıcı bir maç oynadı. Türkiye saati ile (TSİ) gece yarısına bir saat kala, saat 23.00’te başlayan karşılaşma TSİ 01.00 sularında bitti.

Kanımca Galatasaray futbol yönetimi olarak orada yanlış bir karar verdi ve maç kafilesinin sabahın erken saatlerinde İstanbul’a dönmesini tercih etti. Oysa o gece orada kalınmalı, futbolcular maç sırasında kaybettikleri sıvıları hemen aldıktan sonra uykuya geçmelilerdi. Ve ertesi gün Türkiye’ye dönülmeliydi.

Bu yapılmadı. Böylece futbolcu grubunun fiziksel yorgunluğunun üzerine uykusuz da eklendi, bunun sonucunda da hem hemen dinlenememiş oldular, hem de biyoritimleri hasara uğradı.

İşte Galatasaraylı futbolcuların bu dinlenememiş olma kaynaklı yorgunluk halini dün oynanan Gaziantep FK-Galatasaray karşılaşmasında net biçimde gördük. Bazı kritik anlarda vücutlar beyinlerinin verdikleri kararları uygulayamadılar, ya da beyinler yanlış karar verdiler. Bol bol basit pas hatası yapıldı ve maçın ilerleyen bölümünde enerji giderek düştü.

Galatasaray’ın dünkü en büyük şansı kanımca AFC Ajax karşılaşmasında forma giyemeyen iki oyuncuya (Ahmed Kutucu ve Roland Sallai) ve o maçta sadece 29 dakika sahada kalan Elias Jelert’e sahip olmasıydı. Dün Gaziantep FK karşısında Galatasaray’ın futbol mitokondrisinin ana hattını bu üç futbolcu oluşturdu.

Nitekim ilk yarıda Galatasaray’ın en çok koşan oyuncularının sırasıyla Jelert, Kutucu ve Sallai olması rastlantı değildi. Kutucu, toplam 10,83 kilometreyle Galatasaray’ın en çok koşan oyuncusu oldu. Onu Sara, Lucas Torreira, Abdülkerim Bardakcı ve Sallai (9,13 kilometre) takip etti. Eğer Jelert (63 dakika forma giydi) ve Sallai (80 dakika forma giydi) sakatlanıp çıkmasalar maç sonunda da en çok koşanlar listesinin ilk üçünde olacaklardı.

Koşu listesine ilişkin bu istatistiğin yorgun Galatasaray’ı işaret ettiği çok açık. Dolayısıyla dünkü Galatasaray’ı ilk planda yorgunluk parametresi üzerinden değerlendirmek yerinde olacaktır.

Buradan geçiyorum dar rotasyon konusuna.

Bahsetmeye çalıştığım yorgunluk meselesini maçtan sonra Okan Buruk biraz farklı bir pencereden değerlendirdi. “Tabii ki de yorgunluklar oluyor” dedi Buruk, “aşağı yukarı çok fazla aynı oyuncuyla maçlarımızı oynadık. Bunun yorgunluğu da üzerimizde oluyor.”

Görüldüğü gibi Buruk Gaziantep FK karşılaşmasındaki yorgunluğu, AFC Ajax maçı özelinde ve iki seyahat (Amsterdam-İstanbul ve İstanbul-Gaziantep) üzerinden değil de uyguladığı rotasyon üzerinden anlamlandırdı. Bu değerlendirme, aslında bir anlamda Buruk’un dar rotasyonla üç kulvarı sürdürmeye çalıştığının bir tür tarifi gibiydi. Özellikle kullanmış olduğu, “aşağı yukarı çok fazla aynı oyuncuyla maçlarımızı oynadık” ifadesi uygulanan dar rotasyonun itirafı niteliğindeydi. Ben bunu hem bir itiraf, hem de bir özeleştiri gibi ele almak istiyorum.

Bunu iki planda anlatmaya çalışacağım.

Buruk’un yorgunluktan hareket ederek Galatasaray’ı son dönemde gördüklerimizden biraz daha farklı bir zihniyetle sahaya sürdüğünü düşünüyorum. Uzun bir süreden sonra Galatasaray’ı dün ilk kez maça iyi başlarken gördük. Galatasaraylı futbolcular, santrayla beraber rakiplerine “ben bu maçı kazanacağım” mesajı verdiler.

Kanımca bunun en temel nedeni Okan Buruk’un futbolcularına verdiği talimattı. Futbolcularının maçın ilerleyen bölümünde yorgunluk tarafından daha da esir alınacağını öngören Buruk muhtemelen takımını, “maçı erken koparalım çocuklar” şiarıyla sahaya sürmüştü. Nitekim Galatasaray bu talimat doğrultusunda maçın başında baskılı oynayarak hemen öne geçmeyi başardı.

Yorgunluğu bir özeleştiri gibi görmemin nedenine gelince. Bu özeleştirinin iki temel örneğini Jelert ve Sallai özelinde tartışmak istiyorum.

Jelert bilindiği gibi oynadığı ilk maçtan itibaren büyük eleştirilerin odağında yer alan bir oyuncu oldu. Bu eleştirilerin bir kısmı “cılızlığı” üzerinden döndü, diğer bir bölümü ise “bir transfer kazığı” olduğu üzerinden. Üzerine üç maçta yaptığı hatalar da eklenince geçen yazıda değindiğim gibi futbolcularını bir bilgisayar programcısı gibi sıfır ve bir üzerinden değerlendirdiğini düşündüğüm Okan Buruk tarafından dar rotasyonda tercih edilmez duruma geldi.

Jelert dün muhtemelen, AFC Ajax karşılaşması sonrasındaki eksiklikler nedeniyle uzun bir süre sonra yeniden ilk 11’de şans buldu ve sahada yer aldığı 63 dakika boyunca Galatasaray’ın oyununu nasıl yukarı çekebileceği konusunda önemli bir fikir verdi.

Bunu iki örnekle göstermek istiyorum.

Dakika 13,30. Gaziantep FK kalecisi Mustafa Burak Boran soldaki Mustafa Eskihallaç’a doğru yüksek oynuyor.

Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü

Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü

Yukarıdaki görselde de görüldüğü gibi top atılmadan önce Eskihallaç’a oldukça uzak olan Jelert hızla koşarak hava topunda rakibine baskı yapıyor. Böylece Eskihallaç’ın kontrolsüz biçimde kafa vurmasını sağlayarak top kaybı yapmasına neden oluyor.

Sahipsiz kalan bu topu Torreira kazanarak hemen çizgideki Jelert’e yüksek oynuyor. Jelert’in çizgi önündeki top kontrolü çok iyi. Topu kolayca önüne alıyor, sonra da Dries Mertens’e pas verip ileri doğru hareketleniyor. Mertens de tek pasta Jelert’i kaçırıyor. Topla yeniden buluşan Jelert ceza sahasına orta yapmaya hazırlanıyor.

Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü

Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü

Jelert’in uzak direğe doğru yaptığı ortada Sallai topu göğsüyle Victor Osimhen’e indirmek istiyor. Ancak şiddeti yeterince hızlı olmadığı top Osimhen’in önüne gelmiyor.

Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü

Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü

Bu nedenle Osimhen topa hareketleniyor, sırtı rakip kaleye dönükken kontrol yapmak isterken de kaybediyor.

Sırada Jelert’le ilgili ikinci örnek var. Dakika 19,30. Gaziantep FK kalecisi Burak Bozan oyunu eliyle başlatarak topu Bruno Viana’ya aktarıyor. Osimhen hemen Viana’nın üzerine koşuyor ve önünü kapatıyor. Bunun üzerine Viana........

© Evrensel