menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Interbellum

21 1
22.06.2025

Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı arasındaki dönemi ifade etmek için kullanılan “interbellum” (savaş-arası) evresinde birçok toplumsal, siyasal, askeri ve ekonomik değişim gerçekleşti; yeni teknolojik atılımlar ve yeni ideolojiler ortaya çıktı. Ancak bu dönemin siyasal açıdan en karakteristik özelliği emperyalist bloklaşmada küresel hakimiyetin tam anlamıyla tek bir tarafta bulunmamasıydı.

Dünya; ABD ile Çin arasında başlayan ticaret savaşlarından bu yana interbellum evresinde daha hızlı yol alıyor ve yeni bir büyük savaşın habercisi niteliğindeki semptomların sayısı giderek artıyor. Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail’in Gazze soykırımı ve şimdi İran saldırısı gibi devam eden savaşlar ve düşük yoğunluklu çatışmalar artarken, Gazeteci Pepe Escobar’ın ifadesiyle Ukrayna’da Neonazilerin, İsrail’de siyonist soykırımcıların ön saflarda olduğu yeni vekalet savaşları şiddetleniyor. İsrail’in İran’ın nükleer programını öne sürerek başlattığı saldırılar da bu semptomlardan bir tanesi.

Uluslararası kamuoyunun “nefsi müdafaa” olarak adlandırdığı ve “medeniyetler çatışması” konseptine uyarlamaya çalıştığı İsrail’in Filistin işgali ve İran saldırıları, Batı emperyalist blokunun hegemonluk mücadelesinin parçası olup, ABD’nin Çin ile, Batı kampının -en genel ifadeyle- BRICS ile devam eden, enerji ve tedarik zincirlerini içeren ekonomik ve coğrafi üstünlük çekişmesinin iz düşümüdür. Koçbaşı olarak kullanılan İsrail’e bölgenin istikrarsızlaştırılması amacıyla milyarca dolarlık finansman sağlanmaktadır.

Ortadoğu’da savaş makinesi olarak inşa edilen ve topyekûn savaş mantığına göre hareket eden İsrail’in siyasal ve askeri varlığı doğrudan ABD’ye bağlıdır. Askeri tedarikçilerinin ve lojistik destekçilerinin başında Avrupa ülkeleri ve Türkiye yer alırken, NATO üyesi olmayan ülkelerle stratejik iş birlikleri oluşturmayı hedefleyen “NATO dışı müttefikler” (MNNA) listesi vardır. İsrail, Batı blokuyla da, NATO dışındaki ülkelerle ilişkilerini de yine ABD kontrolünde ve bilgisinde kurmaktadır.

İsrail’e sunulan askeri ve ekonomik yardımların başlıca amacı ABD’nin bölgesel üstünlüğünü ve küresel hakimiyetini pekiştirmek. Bu kapsamda, ABD tarafından 1971’den 2007’ye kadar İsrail’e sağlanan ekonomik ve askeri yardımın tutarı 310 milyar doları geçiyor. Brown Üniversitesinden Stephen Semler’in araştırmasına göre İsrail, 7 Ekim’den sonra yürüttüğü askeri faaliyetler için ABD’den 17.9 milyar dolarlık askeri finansman sağladı.

İsrail’in militarist yayılmacılığı ile Batı blokunun bölgedeki enerji ve lojistik koridorlar üzerindeki kontrol paradigması büyük ölçüde uyumlu. Ursula von der Leyen 7 Ekim’den sonra Hudson Enstitüsünde yaptığı konuşmada Rusya ile Hamas arasında paralellik kurmuş, “Bu krizler, birbirinden ne kadar farklı olsalar da Avrupa ile Amerika’nın tavır almasını ve yan yana durmasını........

© Evrensel