Emekçinin bitmeyen krizi
Türkiye’de ekonomik krizden söz edildiğinde çoğu zaman “Ekonominin yavaşlaması”, “durgunluk”, “Büyümenin düşmesi” vb. gibi teknik kavramlar ön plana çıkar. Oysa asıl kriz, uzun süredir milyonlarca emekçinin mutfağında, cebinde ve geleceğinde yaşanıyor. Patronlar için sürekli yeni fırsatlar doğuran kapitalist düzende, emekçinin yaşadığı kriz bir türlü bitmiyor.
TÜİK’in her ay açıkladığı resmi enflasyon verileri istikrarlı düşüş varmış gibi yansıtılıyor. Ancak hiç kimsenin inanmadığı enflasyon oranları gıda fiyatlarının gerçekte nasıl uçtuğunu gizlemeye yetmiyor. Çünkü mutfakta enflasyon, TÜİK tablolarından değil, pazardaki filelerden ölçülüyor. Her hafta değişen etiketler, küçülen porsiyonlar, okula aç gönderilen çocuklar… Enflasyonun çarpıcı yüzü burada ortaya çıkıyor.
Ücretler, ekonomi yönetiminin öve öve bitiremediği istikrarlı ekonomi tablosuna bir türlü yetişemiyor. Asgari ücret, milyonlarca emekçinin temel geçim kaynağı haline geldi. DİSK’in hesaplamalarına göre asgari ücretin alım gücü son iki yılda yüzde 30’dan fazla eridi. Bugün dört kişilik bir ailenin açlık sınırını aşabilmesi için en az iki kişinin çalışması gerekiyor. Buna rağmen yoksulluk sınırının yanına bile yaklaşmak mümkün........
© Evrensel
