Haberin var mı? Haber meselesi, haber ahlakı ve ölçütü meselesi
Ahmet Arif’in “Haberin var mı taş duvar” şiiri herhalde gazeteleri ve gazeteciliği düşünülerek yazılmadı, hedef kitlesi çok daha geniş ancak yine de medyaya da gönderim var, çok daha genel toplumsal kaygıları var ama yine de bir insanın yaşadıkları ve duyarlılık gücüyle nesnelleştirmesi olan, nesnelleştirdiğinin de kalıcı bir esere dönüşmesi, özerkleşmesi var. Böyle bir şair dizelere dökmeseydi, böyle bir şiir ortaya çıkmayacak, en azından bu halde bir şiir halini almayacaktı, tüm bu yaşananlar yaşanmasaydı bu şiir yazılabilir miydi, her biri bir derin soru:
“Haberin var mı taş duvar?Demir kapı, kör pencere,Yastığım, ranzam, zincirim,Uğrunda ölümlere gidip geldiğimZulamdaki mahzun resim.Görüşmecim yeşil soğan göndermişKaranfil kokuyor cigaramDağlarına bahar gelmiş memleketimin.”
Haber, haberler olmasa halimiz nice olur, oluyor?
Haber için bir şekilde haberdar olmamız gerekiyor, her haber bir tercih, yaşananların bir boyutunun nesnelleşmesi. Duyduğumuz ve duymadığımız haberler hayatımızı belirliyor. Her haber bir şeyleri gösteriyor, bazen bir şeyleri gizliyor, verilmeyen haberler çok şeyleri gizliyor, haber olmayıp haber diye sunulanlar, sahte habercilik… hepsi toplamda yaşamımızı, kimliğimizi kişiliğimiz, zihniyetimizi, nasıl bir toplum olduğumuzu ve olacağımızı etkiliyor.
Haberin var mı, neyin haberi yapılacak, yapılan haber ne anlama geliyor, ne anlama gelecek, haber nasıl verilecek… bugün konuyu çok uzatmadan Evrensel Gazetesinin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle yıllarca verilen bunca emek çaba ne anlama geliyor, Türkiye’de ve dünyada medyanın durumu ne…........
© Evrensel
