Suriye’de Beşar Esed rejiminin yıkılmasıyla yönetime gelen Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ)’e karşı ayaklanmaların sert şekilde bastırılması, geçtiğimiz günlerde dış dünyaya “Alevi Katliamı” olarak servis edildi.

Suriyedeki gelişmelerin bu şekilde algılanmasını isteyenlerin başında, ilk etapta Esed sonrası bu ülkede etkisini kaybeden İran’ı akla getirdi.

Böyle düşünenlerin haklılık payı küçümsenemez... Çünkü İran için Suriye o coğrafyada önemli bir oyun alanıydı. Oyun dışına itilme gibi bir durum söz konusu olunca, bir takım “acem oyunları”nı harekete geçirmesi doğaldır.

İran’ın yanısıra bölgeye yönelik büyük oyunun senaryosunda asıl aktörün Siyonist İsrail yönetimi olabileceğini de akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Suriye’de yönetim değişikliğinin daha ilk günlerinde belli bölgeleri “kendi güvenliği” gibi bir gerekçeyle işgal eden yayılmacı İsrail siyonizminin, Şam’da kurulacak bağımsız bir yönetimi kabullenmesi beklenemezdi.

Bu pencereden bakıldığında, ezeli iki düşman olarak bilinen İran ve İsrail’in, Suriye’de etkisini artıran Türkiye’ye karşı işbirliği yapması kendi içinde mantıklı görülebilir.

Ülkedeki Dürzilerle işbirliğini artıran siyonist İsrail hükümeti, Kürt, Nusayri ve diğer etnik toplumları, yeni yönetim ile Türkiye’ye karşı diri tutacak her türlü senaryoya açık olması da şaşılacak bir durum değil.

Her ülkenin bölgedeki planları farklı olunca, kitleleri harekete geçirerek, Suriye’yi sürekli çatışmaların merkezi haline getirmek istemelerine de şaşmamak gerekiyor.

Durum böyle olunca, Suriye’de oynanan oyunların, “dışarı”daki etkileri de hesap edilerek kurulması doğal karşılanabilir.

Geçtiğimiz hafta Türkiye ve yurt dışında ardı ardına yapılan “Alevi Katliamı durdurulsun” gösterileri insanların aklını karıştırdı.

Senaryoda........

© Eurovizyon