Çokkültürlü Yaşamda Kendini Koruyabilmek
Londra’da bir sabah yürüyüşünde fark ettim: Bir köprüden geçerken altımızdan Thames akıyor, üzerimizden de yüz farklı dil…
Bir şehirden ziyade başka bir dünyada yaşadığımızı söyleyebilirim. Ve o dünyanın içinde, her gün biraz daha başka seslerin, başka anlamların, başka benliklerin arasında yürüyoruz.
Bu çokkültürlü hayat, zenginlik, renk ve dinamizm kadar kimlik yorgunluğu da yaratıyor.
Bir araştırmaya göre (Harvard Business Review, 2024), uzun süre çokkültürlü ortamlarda çalışan profesyonellerin b’si “kendini yeterince ifade edememe” hissi yaşıyor.
Çünkü birden fazla kültürün içinde var olmak, bazen kendi iç sesini duyamamak anlamına geliyor.
Kültürel çeşitlilik, iş yaşamında büyük bir avantaj. Ancak o çeşitlilikle birlikte zihinsel esnekliğe de ihtiyaç artıyor. McKinsey’in 2023 “Global Workforce Adaptability” raporu, kültürlerarası empati ve iletişim becerisine sahip çalışanların, ekip uyumunda G daha yüksek skor aldığını gösteriyor. Bu veriler bize şunu söylüyor: kültürel farkındalık sadece “bilgi” değil, bir dayanıklılık biçimi. Zihinsel esneklik, bir davranışı değil, bir düşünme biçimini temsil ediyor.
Farklı bir kültürde, farklı bir dilde, farklı bir mizah anlayışında “kendimizi kaybetmeden” uyum gösterebilmek…
Bu; “Benim kültürüm doğru, diğerleri yanlış” değil; “Benim dünyam da doğru, onlarınki........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon