menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ACININ DİLİ YOK

15 0
04.08.2025

"Uyanmak mıydı bu, yoksa acının içinde yeniden doğmak mı?"

Erciyes Üniversitesi’nin soğuk, beyaz duvarları arasında, genel cerrahi katında gözlerimi araladım. Ameliyat sonrasıydı. Ne gündü, ne geceydi; zaman benden gizlenmiş gibiydi. Sadece ağrılar vardı. Adını bile koyamadığım, tarif edilemez bir sancının tam ortasındaydım. Karnım, içten içe patlamak üzere olan bir davul gibi şiş, gergin ve yabancıydı bana.

Odaya gelip giden intörn doktorlar, titrek gülümsemelerle aynı cümleyi tekrar edip duruyorlardı:

"Yürümeniz lazım, lütfen biraz kalkın."

Oysa ben, kıpırdayacak hâlde bile değildim. Sanki bedenimin her bir noktasına gizlenmiş yanardağlar, ufacık bir harekette lavlarını içime püskürtüyordu.

Annem, gözleri endişeyle dolu, başucumda duruyordu.

"Olur mu öyle kuzum, kalk biraz, yürü... Bak doktorlar da söylüyor, senin iyiliğin için," diye fısıldıyordu.

Ama içimde, bedenimi zapt etmiş bu cehennem ateşiyle ayağa kalkmak, mümkün değil gibiydi.

Sanki hâlâ ameliyat masasında yatıyordum. Sanki kimse bana ‘bitirdik’ dememişti de, her şey hâlâ devam ediyordu.........

© Enpolitik