menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU - III

26 0
23.08.2025

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, destanlarını; Yavuz Sultan Selim edâsıyla, Köroğlusa sâdâsıyla ve Dadaloğlu nidâsıyla haykırmış, “Koç yiğitlerin harman olduğu, gök mızrakların orman olduğu, Tekbirlerin gönüllere derman olduğu, zaferlerin Tanrı’dan ferman olduğu” mekânları anlatırken de gönüllere meydan meydan yıldırımvârî şerâreler düşürmüştür:

Şu yeryüzü er meydanı
Gönül sevmez her meydanı
Yüreksize yorgan döşek,
Koç yiğide ver meydanı.

Başbuğlar tuğ kaldıranda,
Atlar dizgin dolduranda,
Malazgirt’te, Çaldıran’da,
Sakarya’da gör meydanı.

. . .

Tanrı Kut Mete Çağı’ndan,
Son Peygamber kucağından,
Hacı Bektaş ocağından,
Açık bize sır meydanı.

. . .

Yer yüzünde kalsan da tek
Eğme boyun, öpme etek!
Çin Seddi’nden, Nemçe’ye dek
Yeni baştan sar meydanı.

Bak neler var dünlerinde
Acı, tatlı günlerinde…
Dumlupınar önlerinde
Mehmetçik’ten sor meydanı

. . .

Dön ardına bir bak hele
Hatırına neler gele…
Dar boğazda Çanakkale
Tarihin en zor meydanı![1]

O, verdiği bir röportajda; geçmişte yaşansa da günümüzde millete yeni bir ruh ve heyecan verecek ve millî duyguları harekete geçirecek olan destanlarımız konusundaki düşüncelerini şu cümlelerle açıklamıştır: “Destan, milletin, en yüksek duygu, düşünce ve isteklerini ifade eden ve değişmez özelliği, kahramanlık olan eserlerdir. Bu konuda, bir İngiliz şairi şöyle diyor: Bir kahramanlık şiiri, şüphesiz ki, insan ruhunun başarabileceği en büyük eserdir. Aynı zamanda destan, millî şuuru dinç tutan, millî î dinamizmi yoğuran en büyük âmillerden biridir. Millî şuur olmadan, millî hiçbir şey yapılamayacağına göre, gençlerin şuurlarına, bilenmiş bir süngü parlaklığı ve keskinliği kazandırmak istedim. Destanda ibretler vardır; dünya görüşümüz vardır, acılarımız, mutluluklarımız vardır…[2]

Gerçekten de destanlar; inanç değerlerini, toplumsal hâfızayı ve mâşeri vicdânı oluşturan, millî rûhun ayakta kalmasını sağlayan ve yüreğinde kutsî ülküleri barındıran; Türklük aşk ve heyecanının, kültür ve medeniyet değerlerimizin ve millet olma bilincinin yeni nesillere intikal ettirilmesinde ve millî kimliğimizin inşâsında çok önemli görevler yapan eserlerdir. Destanlar, bir milletin tarihî varlığına, kültürüne, inançlarına, zaferlerine, üzüntülerine, sevinçlerine, hayâllerine, umutlarına, ideâllerine, kahramanlarına, dünyayı ve hayatı algılama biçimlerine, millet olma yolundaki gayretlerine ilişkin derin izler taşıyan, uzak geçmişimle günümüz ve geleceğimiz arasına kapılar açıp gönül köprüleri kurmuştur / kurmaktadır…Bu mevzuda o, Tercüman Gazetesi’ndeki bir yazısında ise; “Hiçbir şiir; Ulubatlı Hasan’ın Bizans surlarına bayrak dikmesi, Genç Osman’ın kelle koltukta “Allah Allah” diyerek Bağdat’a girmesi, Malazgirt’te Türk ordusunun kendisinden dört kat üstün düşman kuvvetlerine karşı zafer kazanması kadar güzel olamaz. Ben bunun için destana hayranım ve destan yazıyorum. Destan,........

© Enpolitik