Günümüzde yaşanan dillere destan devlet aklı..!
Günümüzde yaşanan dillere destan "devlet aklı" (!) denilen, güvenlik güçlerimizin PKK'yı Türkiye içinde ezip bitirdikten sonra, bu meseleyi tam olarak halletmek için
PYD'nin Suriyede yok edilmesini amaçlayan bir harekât plânı beklenirken;
ne hikmetse garip bir süreç başlatılmış ve bitmiş bir bölücü hareket ve bebek katili terörist başı Türkiye gündeminde yeniden "bizimkilerin" önderliğinde baş aktör hâline getirtilmiştir.
Bu sebeple bir kaç yıl önce kaleme aldığım "Hâl-i Pür Melâlimiz" başlıklı yazımk, akl-ı selîmin avdet etmesi temennîsiyle yeniden arz ediyorum.
HÂL-İ PÜR MELÂLİMİZ
"Durum muhakemesine hasımdan başlanmaz."
Dündar Taşer
Ülkücülerin bugünkü düştüğü / düşürüldüğü durum karşısında, "Türk-İslâm Ülküsü”nü hayatı ve düşünce dünyası için temel ölçü kabul eden her ideâlist insanın bir durum muhâkemesi yapması gerekir. Çünkü günümüzdeki ülkücülerin pek çok konuda ayrışma, savrulma, başkalaşma, temel ölçülerinden uzaklaşma yaşadığı; kardeşliğimizin, gönüldaşlığımızın, samîmiyetimizin birbirimize olan sevgimizin ve asgarî müştereklerimizin azaldığı âşikâr bir hakikattir. Dünümüz ve bugünümüz açısından; Türk milleti için gönlümüzde yeşerttiğimiz hayâllerimizin, ideâllerimizin hayata yansımasında önemli fikrî erozyonların olduğu, millî siyâset yerine günlük politik hesapların öne çıktığı ve hayatımızın öncelikli hedeflerinin dünyevîleştiği inkâr edilmez bir gerçektir.
Bu günkü hâli pür melalimiz devam ettiği müddetçe bizler ülkücü camia olarak; gerçi Türkiye ve dünya meselelerine aynı zâviyeden bakan, dün olduğu gibi bugün de ölümüne kardeşlik yani ülküdaşlık hukukunu yaşayan, yaşatan ve aynı ideâllere inanan böyle bir câmiâ ne yazık ki artık var mı, yok mu tartışılır olsa da, biz kadim ülkücüler olarak, meselelere Türk-İslâm Ülküsü penceresinden bakıyoruz ve bir ömür bakmaya devam edeceğiz.
Hâl böyle olunca; içinde bulunduğumuz Fetret Dönemi’nde hâl-i pür melâlimiz için, ya Erdoğan Yıldızel’in; “Anlatılmaz bin dert ile geçiyor çileli ömrüm” diye başlayan, "Şu simsiyah geceler mi, acep ben mi öksüzüm” diye devam eden ve “Bir vefâsız kederinden eriyor garip gönlüm” nakaratıyla biten hicaz şarkısını biteviye söyleyeceğiz. Ya da Kemanî Serkis Efendi’nin;
“Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben hâlime,
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbâlime,
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime.”
diyen nihavent eserini daha uzun yıllar vird-i zeban edeceğiz. Veyâ Şerif İçli’nin;
“Derdimi ummâna döktüm, âsumâna inledim,
Yâre de, ağyâre de hâl-i derûnum söyledim,
Âşinâ yok derdime ben söyledin, ben inledim;
Gözlerim yollarda kaldı, gelmedin, çok bekledim.”
diyen hicaz şarkısını, ağır-aksak dilimizden hiç düşürmeyeceğiz.
Neden mi? Çünkü günümüzde kendisine “Ülkücü” diyenlerin bir kısmının; ne yazık ki basit politi çıkarları her şeyin üstünde görüp, inanç, ideâl ve mefkûrelerini geri plana itmeleri; mü’minlere dünya ve âhiret saâdeti veren Yüce Dînimizin ahkâmını ahlâk hâline getir/e/mediklerini, Türk tarihinden, Türk kültüründen ve Türkolojiden yeterince nasiplen/e/mediklerini, fikrî tartışma, sahsî fikir beyânı ve ifâde ortaya koyma konularında genellikle liderlerine biat ettiklerini; millî düşünce, aksiyoner hareket, edebiyat, medeniyet tasavvuru ve sivil inisiyatifte sınıfta kaldıklarını ve ne acıdır ki pek çok alanda irtifa kaybı yaşadıklarını görüyoruz.
Bu durumda da ülkücülerin üzerine tezgâhlanan oyunların ardı arkası kesilmemektedir. Kâmil mânâda ülkücü olanlar müstesnâ, particilikle ülkücülüğü birbirine karıştıran, partiyi araç değil amaç olarak gören ve "dâvâ adamlığını" şâha kaldıran bazı kişiler ise, yine üzülerek ifâde ediyorum ki, ülkücülüğü; bir sembol, bir slogan, kullanılacak bir kimlik, yalnızca fedâ-yi zâbitan olmaya teşne bir dolgu maddesi, mevsimlik güvenlik görevlisi veya kurşun asker bir parti piyonu, kerâmeti kendinden menkul liderlere müncer bir milliyetçilik düşüncesi olarak gördüklerine şâhit oluyoruz. Ne acıdır ki, bu yüce dâvâ; şahıslara ircâ edilme acziyetiyle, Türk-İslâm Ülküsü’nden uzaklaştırma siyâsetiyle ve günlük politik çıkarlar için nefsânî sofralara meze........
© Enpolitik
