menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yargısız infazın yeni mevsimi: Dijital engizisyon

23 0
18.11.2025

Yakın zamanda Zürih Üniversitesi’nde yapılan bir deney, insan doğasının karanlık bir sırrını tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Denekler, güven duydukları ortaklarıyla bir oyuna başlayıp ganimeti eşit paylaşma sözü verdiler. Fakat oyunun sonunda, güvendikleri ortakların ganimetin büyük kısmını gizlice kendilerine ayırdığını öğrendiler. Araştırmacılar bunun üzerine rencide olmuş deneklere, sözde “ortaklarından” intikam alma fırsatı sundular ve tam o anda, beyin aktivitelerini ölçtüler.

Ortaya çıkan sonuç ürperticiydi:
İntikam almak, beyinde tıpkı uyuşturucu madde kullanımıyla tetiklenen aynı ilkel haz merkezlerini ateşliyordu.
Yani adalet talebi sandığımız pek çok tepkinin derininde, insan doğasının en eski, en çıplak, en kontrolsüz dürtüsü yatıyordu.

Bu deneyden de anlaşıldığı üzere çağ değişti; fakat adaletin çehresi hâlâ bu ilkel fırtınanın karşısında kırılgan.
Bir zamanlar meydanlarda kurulan infaz törenleri bugün ekranların beyaz ışığı altında gerçekleşiyor. Artık kimsenin bağırmasına gerek yok; linç kalabalıkları sokaklarda değil, parmak uçlarında birikiyor.
Dijital alan yeni infaz meydanı; öfke ise yeni cellât.
Ve her hamlesinde insanın o ilkel haz mekanizmasını, o uyuşturucuya benzer “intikam hazzı”nı besliyor.

Toplumun farklı damarlarına baktığımızda, herkesin kendi mahallesinden olmayanı mahkûm etmeye hazır bir ruh hâlinde olduğunu görüyoruz. Sözün bittiği, öfkenin başladığı anlarda hukukun genel ilkeleri, kanun metinleri, ceza ölçütleri, suçun maddi-manevi unsurları birdenbire görünmez hâle geliyor. Yapılan değerlendirme hukuki değil; siyasi, duygusal, tepkisel. Her haksızlık, “bizden değil” diye meşrulaştırılıyor. Barbar ve ilkel toplumlarda olduğu gibi soyut suçlamalar üzerinden kitlelerin zulme maruz kalması, bireylerin suçsuzluğunu ispatlayıncaya kadar cezalandırılması olağan hale geliyor.

Geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı’nın “cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla tutuklanması…

Onun hemen ardından Furkan Bölükbaşı’nın, yine aynı suçlamayla cezaevine konulması…

Birbirinden tamamen farklı iki figürün, iki ayrı dünya görüşünün, iki ayrı toplumsal mahallenin insanının aynı iddiayla aynı akıbete uğraması, aslında ülkenin temel........

© Elips Haber