Trump geldi aşka, Trump’un aşkı başka
Bugün Hristiyan dünyasında Paskalya günü. Bugün, onlara göre Hz. İsa’nın Çarmıha gerildikten sonra göğe çekildiği gün. Daha doğrusu Mart ayının 14.gününü izleyen ilk Pazar Paskalya günü. Birileri bugün Mesih’in dönüşü ile ilgili göksel bir mesaj bekliyor. 14 Mart’ta bir tam ay tutulması oldu. Mesih, Meşiah, Mehdi, Deccal hep birbiri ile ilgili konular. Ezoterik çevreler bu günlerde yerden çok gökle ilgileniyorlar. Niburi/Marduk ya da Tarık ve Şira konusu zaten gündemde. Güneş’te büyük bir patlama ardından büyük bir karanlık beklentisi de söz konusu. Öyle anlaşılıyor ki, ülkemiz, bölgemiz ve dünya sürpriz, şok edici gelişmelere sahne olacak gibi.
Kimileri ABD ve batı ülkelerinde Mesihin geri dönmesi için dua ediyor. Kimi geldiğini, özel kişilerle görüşmekte olduğunu düşünüyor. Dahası batılı ülkeler, vatandaşlarını Suriye ve o bölgeden ayrılmaya çağırdı. Roma’daki İran-ABD görüşmesinden bir sonuç beklenmiyor, İsrail ABD’nin ise bölgeye müdahalesi için bir emrivaki ile saldırıya geçmesi bekleniyor. Bu arada Meloni ABD’den eli boş döndü. “Yeniden Büyük Avrupa” hayal! Hatta AB bütünlüğünü koruyamayabilir.
Bu arada Trump da kendini Mesih’in temsilcisi gibi görse de, Luciferin temsilcisi gibi davranıyor.
Trump’ın Mayıs’da Ankara’ya gelecekmiş. Tabi daha önümüzde uzun bir zaman var. Gazze, Suriye, İran da olacak olan bütün planları altüst edebilir. Önümüzdeki 40 günün ajandasını konuşuyoruz.
Müttefikimiz, “Dostumuz”, BOP’da eş başkanlığı paylaştığımız Trump akıllı, dürüst, zeki biri değil. Onu yakından tanıyan rakibleri onu “Kurnaz ve Ahlaksız, Ahmak ve İlkesiz, Şantajcı biri” olarak tanımlıyor.. Bakalım kimlerle beraber gelecek, ilk hangi ülkeye gidecek ve Türkiye’den sonra nereye gidecek?. Onun, Politik, Ekonomik bir ajandası olduğu kadar TEOPOLİTİK bir ajandası olduğu da unutulmamalı. Başlangıç noktasını ve Rotasını belirleyen ana unsur da bu sonuncusudur.
ABD’nin bölge ile ilgili olarak alacağı her karar bir şekilde Türkiye ile ilgili. İster İsrail, ister AB, ister BOP, Rusya, Çin, İran hepsi ile ilgili konularda Türkiye kilit ülke. Bir diğer kilit ülke İsrail. Bakalım bu süreçte Türkiye ne yapacak ve Türkiye’de ve bölgemizde neler olacak? Trump’u, uslubunu, başarmak istediği projelerini biliyoruz. Bu anlamda her fırsatta kararlılık ve cesaret gösterisi yapıyor. Kabalaşabiliyor, ağzını bozabilir. Mesela “Akıllı ol, söz dinle, inatlık etme, aptallık etme” diyebilir. Böyle bir adamla masaya oturmak aslında bir risk. Bugün, şimdiden, düne bakarak şunu söyleyebiliriz: “Ben seni tanıyorum, sen de beni tanıyorsun, bugüne kadar birlikte büyük işler başardık. Hiç direnmeden belirlediğimiz şartlara uyursanız bundan birlikte kazançlı çıkarız. Ya bizimle olursun, ya da karşımızda yer alırsın, bu da sizin tercihiniz ve sonucuna katlanırsın” diyebilir.
ABD’nin önceliği belli: Türkiye’nin bölgede İsrail’le ilgili beklentilerini karşılasın istiyor. Trump’ın beklentileri Kushner-Dahlan senaryosunda belli. İşin içinde Türkiyenin garantörü olacağı kukla, Truva atı silahdan arındırılmış bir Filistin devleti de var. Mevcut ABD Kabinesinin neredeyse tamamı siyonistlerden oluşuyor. Türkiye’nin bu süreçte Fabrika ayarlarına dönecek, bu kez İslamcı bir görüntünün arkasında İsrail’le uygun adım politikasına geri dönmesi isteniyor. Uzun lafın kısası bu. Yeşil Feminiz, Yeşil Kemalizm bu işin makyaj kısmı. Eş zamanlı olarak İrana karşı yaptırımlarda Ankara’nın ABD, İsrail, Azerbaycan ve Dahlan grubundaki Arab ülkeleri ile birlikte hareket etmesi.. Ben bu konuda, Beştepe, MİT, MSB ve Dışişleri kadrolarının arasında ciddi bir kafa karışıklığı olduğunu düşünüyorum. Ve tabi bu konuda muhalefet ve toplumun da kafası oldukça karışık.
Unutmamak gerekir ki, İran konusu sadece İran’da başlayıp bitmez. Türkiye dışından İranın komşuları, Irak, Suriye, Pakistan, Afganistan, Türkmenistan Ermenistan, Azerbaycan ve körfez ülkelerini, hatta Yemen ve Lübnan’ı da yakından ilgilendirir. Dolaylı olarak İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’i de ilgilendirir. İran üzerinde bir........
© Elips Haber
