Dış ekonomik ilişkilerimizde paradigma nasıl değişmeli?
Sene başından beri, ABD’de Trump yönetiminin etkileri, Çin’deki yeni ekonomi programı ve Türkiye’de büyük ölçüde aşırı değerli TL nedeniyle yaşanan sanayisizleşme süreciyle ilgili yazıyorum. Bugün bu trendlerin Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerine etkisi üzerine yazacağım. Devletimiz ve şirketlerimizin neler yapabileceğine dair benim üç alanda tavsiyem var.
ABD’de lobicilik büyük bir endüstri. Bunun çoğunu tabii ki Amerikan şirketleri, kendi devletlerinin kanun ve kurallarını şekillendirmek için yapıyor. Ancak devletler de hem siyasi menfaatlerini hem de şirketlerinin ticari menfaatlerini geliştirmek için lobi yapmak zorunda. 2019-2023 arasında yabancı devletler, ABD’deki düşünce kuruluşlarına 110 milyon dolar kayıtlı bağış yapmış. Bunun 16 milyon doları Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelmiş. Bizim bu işler için ayırdığımız bütçeler ise bu rakamlarla karşılaştırılınca oldukça mütevazı.
Tabii, bu işlerde belki bütçeden de daha önemlisi kimle çalıştığınız. Eskiden ABD’de nüfuz sağlamak için CNN, New York Times, Washington Post gibi medya mecralarında pozitif haber çıkarmak başarı sayılırdı. Ancak Trump döneminde Beyaz Saray’da neredeyse sadece sosyal medya “influencer”larının davet edildiği basın toplantıları yapılıyor. ABD’nin en köklü haber ajansı Associated Press bile Beyaz Saray’dan kapı dışarı edilirken, sosyal medya fenomenleri Oval Ofis’te selfie çekiyor. Riley Gaines, Alex Clark, Charlie Kirk, Michael Knowles, Laura Loomer veya Xaviaer DuRousseau gibi isimleri hiç duymuş muydunuz? Ben de duymamıştım. Bugün ABD’de nüfuz sağlamak için bu cenaha da ulaşmak gerekiyor. Düşünce kuruluşu olarak da tabii ki yıllardır TÜSİAD desteği ile Türkiye programı yürüten Brookings yerine Heritage Foundation, Hudson Institute, America First Policy Institute gibi kurumlara.
Her durumda, hele hele Trump’ın Türkiye’ye az........
© Ekonomim
