menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yapay zekâda oyun kurmak: Güven, etik, kapasite

12 0
01.10.2025

Yapay zekâ, salt bir teknoloji meselesi değil. Küresel güç ilişkilerinin, ekonomik rekabetin ve kültürel egemenliğin yeni zemini. Bu zeminde söz sahibi olmak da ancak kurumsal kapasite, yönetim aklı, etik çerçeve ve toplumsal vizyon ile mümkün.

Peki, Türkiye’de durum ne?

Türkiye’de 2021’de yayımlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, insan kaynağından veri yönetimine, etik ilkelerden iş birliklerine kadar net hedefleri ortaya koydu. 12. Kalkınma Planı ise yapay zekâyı yeşil ve dijital dönüşüm eksenine bağladı. Ancak, her stratejinin hayata geçmesi, onu taşıyacak kalıcı kurumsal yapılar ve uygulama modelleri ile mümkün. Kültürel egemenlik, içerik politikaları, telif ve yerli dil verisi egemenliği tarafında bütüncül bir yumuşak güç stratejisi görünür değil. Oysa, yapay zekâ dil modelleri, çıktı üretimi ve öneri sistemleriyle kültürel değer zincirini de yeniden kuruyor. Bu, yalnızca teknolojik değil, kültür ve anlam rekabeti de demek.

Kamunun rolü keskin şekilde belirleyici. Sadece düzenleyen değil, aynı zamanda bağlantı kuran, kapasite geliştiren ve güven inşa eden bir yönetişim modelinin kurulması gerekiyor.

Yapay zekânın etik çerçevesinin nasıl çizileceği bir başka önemli konu. YÖK’ün üniversiteler için yayımladığı rehber, KVKK’nın girişimleri ve TRAI’nın etik ve hukuki düzenlemeler raporu çok önemli adımlar. Ancak bunlar hâlâ parçalı.

Algoritmik ayrımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik konusunda bağlayıcı standartlar yok. Yapay zekânın enerji ve su tüketimi gibi çevresel etkilerini raporlamaya dair bir düzenleme de bulunmuyor. Kısacası, etik çerçeve henüz ağırlıklı ‘veri........

© Ekonomim