menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sürdürülebilirliğin sessiz çığlığı: Sessizlik yeni strateji mi?

16 26
17.05.2025

Bir dönem şirketler için sür­dürülebilirlik yalnızca bir sorumluluk değil, aynı za­manda bir rekabet avantajıydı. Web siteleri yeşil vaatlerle süsle­nir, sunumlarda dünyayı daha iyi bir yer haline getirme taahhütleri gururla yer alır, sosyal medya he­saplarında ilham verici kurumsal dönüşüm hikâyeleri paylaşılır­dı. Ancak son birkaç yılda bu tab­lo değişti. Sürdürülebilirlik artık gösterilen değil, saklanan bir de­ğer haline geliyor. Şirketler ka­muoyunun dikkatinden bilinçli şekilde kaçıyor. İşte bu stratejiye verilen ad: Greenhushing. Ancak burada bahsedilen yalnızca çev­resel politikalar değil. Bu artık bir bütün olarak sürdürülebilirliğin suskunluğu.

Donald Trump’ın başkanlık döneminde Paris İklim Anlaş­ması’ndan çekilmesi, kamu kay­naklarının fosil yakıt lobilerine açılması ve sosyal eşitlik söylem­lerinin zayıflatılması yalnızca ka­mu politikalarını değil, şirketlerin davranış kalıplarını da derinden etkiledi. O dönemde birçok Ame­rikan şirketi çevresel ve sosyal ta­ahhütlerini askıya aldı ya da görü­nürlüklerini azalttı.

2024 sonrasında yeniden alev­lenen bu iklimde ise daha net bir eğilim ortaya çıkıyor: Şirketler, daha önce gururla paylaştıkla­rı sürdürülebilirlik politikalarını web sitelerinden kaldırıyor, kap­sayıcılık ve eşitlikle ilgili bölüm­leri arka plana itiyor, bazıları ise bu ortamı fırsat bilerek verdikleri sözlerden tamamen dönüyor. El­bette sessizce yoluna devam eden ve değerlerine sadık kalan şirket­ler de var. Ancak bu genel sessiz­lik, yalnızca eleştirilerden kaçın­mak değil; zaman zaman geri adı­mı görünmez kılmanın stratejik yolu olarak da işliyor.

Greenhushing yalnızca çevre­sel sürdürülebilirlikle sınırlı bir eğilim olmaktan çıktı. Bugün şir­ketler karbon ayak izinden üretim........

© Dünya