menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hakikati susturmak: İklim krizi, demagoglar ve sessizleşen uydular

21 0
06.09.2025

İklim krizi, artık yalnızca do­ğa olaylarıyla açıklanabi­lecek bir mesele olmaktan çoktan çıktı. Bu kriz, siyasetin en karanlık köşelerine sızmış du­rumda. Aşırı hava olayları arttık­ça, toplumların daha güçlü iklim eylemi talebi de yükseliyor. An­cak aynı anda, bu talepleri bastır­maya çalışan, felaketleri fırsata dönüştüren ve hakikati perdele­meyi görev edinmiş demagogla­rın yükselişine tanık oluyoruz. Bu nedenle günümüzün en büyük gerçeği şu: iklim krizi yalnız­ca gezegenin değil, demokra­sinin de sınavıdır.

Yakın tarihli analizler gösteri­yor ki, iklim felaketlerinin ardın­dan yayılan komplo teorileri ar­tık sıradan bir ‘marjinal ses’ de­ğil; siyasal bir stratejinin parçası. Bu strateji, bilimi susturmak, ka­muoyunu yanlış yönlendirmek ve toplumu asıl faillerden — fo­sil sermaye ve çıkar ağlarından — uzaklaştırmak üzerine kurulu. Ve işin en çarpıcı örneklerinden biri, ABD’de Donald Trump’ın ik­lim bilimine ve onu ayakta tutan altyapıya dönük saldırılarıdır.

Trump’ın iktidara ikinci dönü­şünden sonra hedef aldığı yalnız­ca iklim politikaları olmadı; bi­limin gökyüzündeki gözleri de susturuldu. NASA’nın atmosfer­deki karbondioksit yoğunluğunu ölçen OCO-2 ve OCO-3 uydula­rı kapatıyor. Üstelik OCO-2’nin atmosfere yeniden girip yanarak imha edilmesi planlandı. Bu, sa­dece bir bütçe tasarrufu değil; ge­zegenin nefes alışverişini kayde­den kritik sensörlerin bilinçli bi­çimde susturulmasıydı.

Bu kararın sonuçları düşün­dürücü. OCO uyduları sayesin­de, hangi ülkenin Paris Anlaşma­sı taahhütlerine uyduğunu de­netlemek mümkündü. Artık bu bağımsız gözlem aracı ortadan kalktı. NOAA’nın bütçesinde ya­pılan kesintiler ise hava tahmin merkezlerinin kapanmasına, er­ken........

© Dünya