menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet: Sonsuz oyunun en değerli sahası

14 0
28.10.2025

“Benim naçiz vücu­dum elbet bir gün top­rak olacaktır, ama Türkiye Cumhuri­yeti sonsuza kadar yaşa­yacaktır.” — Mustafa Kemal Atatürk

Dört yıl önce içimden gelerek bir yazı kaleme almıştım, bu yazı ne fi­nans ne de ekonomiyle ilgiliydi. “Sonlu oyun” ve “sonsuz oyun” kavramlarını temel alarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Cum­huriyet’i kurarken nasıl bir dü­şünsel yol izlediğini anlatıyordu.

Sonlu oyun, oyuncuları, kural­ları ve süresi belli; sonunda kaza­nanı ve kaybedeni olan bir oyun­dur. Futbol, satranç, basketbol gi­bi örnekler sonlu oyunlara girer

Sonsuz oyun ise kazanmak için değil, oyunu sürdürebilmek için oynanır. Bu oyunların ne be­lirli bir başlangıcı ne de kesin bir bitişi vardır. Amaç, katılımcıların oyunu devam ettirebilmesi için koşulları yeniden yaratmaktır.

Kurallar değişebilir, oyuncu­lar girip çıkabilir; ama oyun — yani yaşamın, bilimin, kültürün, ekonominin ve siyasetin ken­disi— varlığını sürdürür. Son­suz oyun anlayışı, insanın dün­yayla ilişkisini rekabet üzerin­den değil, süreklilik, öğrenme ve anlam üretimi üzerinden ku­rar. Bu bakışta “zafer” geçicidir; kalıcı olan “oyunun kendisidir.” Bir başka deyişle, önemli olan ra­kibi yenmek değil, oyunu birlikte sürdürebilmektir.

Yönetim dünyasında sonsuz oyun oynamak, kısa vadeli kâr he­defleri yerine uzun vadeli güven, sürdürülebilirlik ve değer yaratı­mına odaklanmaktır. Gerçek lider­lik, insanları geçici çıkarlarla de­ğil, kalıcı bir amaçla bir araya ge­tirmektir. Toplumsal düzlemde de bu anlayış, rekabeti değil, dayanış­mayı ve ortak iyiliği öne çıkarır.

Bir ülke yönetimi açısından ba­kıldığında “sonsuz oyun”, siyase­ti sadece “iktidarı kazanma” mü­cadelesi olarak değil, ulusun sü­rekliliğini ve toplumsal uyumu koruma sanatı olarak tanımlar. Devletin başarısı, seçim zaferle­riyle değil; kurumların........

© Dünya