Belirsizliği fiyatlarken: Kim kazandı, kim kaybetti?
Küresel finans piyasalarının son dönem favori kelimesi: belirsizlik.
ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, mayıs ayından bu yana katıldığı her toplantıda bu kelimeyi artan sıklıkla kullandı. IMF Direktörü Kristalina Georgieva da sonbahar toplantılarında aynı vurguyu yaptı. IMF’in paylaştığı yandaki grafik 1, belirsizliğin ulaştığı tarihi boyutu açıkça gösteriyor.
Bu satırlar yazılırken ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e yönelik açıklamaları da tabloyu doğruluyordu:
“Çin’den garip haberler geliyor. Hükümetin tavrı giderek düşmanca. Son altı ayda ilişkilerimiz iyiydi ancak şu an Xi ile görüşmeyi gerekli görmüyorum. Çin’e yönelik gümrük vergilerini ciddi biçimde artırabiliriz.”
Bu sözler, Çin’in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği yeni kısıtlamalar üzerine geldi. Artık bir üründe Çin kaynaklı nadir elementlerin oranı %0,1’i aşıyorsa, ürün yurt dışında üretilmiş olsa bile Pekin’den izin gerekecek. Başka bir deyişle, dünya satıcıları fiilen Çin lisansına bağlanıyor.
Küresel belirsizlik bu seviyedeyken Türkiye’de de tablo farklı değil. 19 Mart’tan bu yana artan siyasi tansiyon, özellikle son dönemdeki yerel gelişmelerle birlikte ekonomik beklentileri ciddi biçimde bozdu.
Bunu en net biçimde enflasyon beklentilerindeki sapmalarda görüyoruz. TCMB verilerine göre, hemen her sektörün 2026 için öngördüğü enflasyon oranı, Orta Vadeli Plan’daki hedefinin oldukça üzerinde.
Böyle bir ortamda ekonomik aktörler belirsizliği yönetmek için güvenli liman arayışına girdi. Bu liman son aylarda altın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden