Altın fiyatları neden yükseliyor?
Altın paradır; diğer her şey kredidir.
- J.P. Morgan
Küresel ekonominin son beş yılı, devletlerin borçla büyüdüğü, merkez bankalarının enflasyonu bastırmak için faizleri yükselttiği ve yatırımcı güveninin sürekli test edildiği bir dönem olarak tarihe geçiyor. Artık borç, yalnızca kriz anlarında değil, sistemin doğal bir parçası.
The Economist’in son özel raporunda belirtildiği gibi, “devlet borcu artık bir yaşam biçimi.” Ancak bu yaşam biçimi, güvenin temelini zedeliyor. Çünkü devletler, geçmişte borçlarını üretken büyümeyle değil, enflasyon ve düşük reel faizlerle erittiler. Bugün de benzer bir döngü yeniden oluşuyor. Tek farkı daha kırılgan bir dünyada oluşumuz.
Pandemi, savaşlar ve demografik dönüşüm gibi kalıcı şoklar, kamu maliyesini zorlarken; yüksek faiz ortamı, borcun çevrim maliyetini artırıyor. Gelişmiş ekonomilerde kamu borcunun GSYH’ye oranı ortalama 0 seviyesinde. Bu, tarihsel olarak yalnızca savaş dönemlerinde görülmüş bir oran. Artan faizler, bütçe açıklarını derinleştiriyor; hükümetler de borç-faiz-enflasyon sarmalında sıkışıyor. The Economist yazarı Henry Curr’un ifadesiyle, “Devlet borcu özgürlüğün bedeli değil, geleceğin ipoteğidir.” Bu ipotek, yatırımcıların zihinlerinde derin bir belirsizlik yaratıyor — ve tam da bu nedenle sermaye, yeniden “güvenli liman” arayışına yöneliyor.
Bir zamanlar devlet tahvilleri, “risksiz getiri”nin simgesiydi. Ancak günümüzde tablo tersine döndü. Kamu borcunun büyüklüğü ve siyasi popülizmin mali disiplini aşındırması, tahvilleri sistematik riskin parçası haline getirdi. BlackRock, Fidelity ve M&G gibi büyük yatırımcıların son haftalarda yüksek getirili tahvil pozisyonlarını azaltmaları tesadüf değil. Çünkü........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden