menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amerika’ya açılmak (3)

19 17
yesterday

ABD pazarına gi­riş yaptınız. Şir­ketiniz kuruldu, yasal ve vergisel yükümlü­lükler tamamlandı. An­cak şimdi işin asıl zor ve stratejik kısmı baş­lıyor: Müşterilere ulaş­mak, onları ikna etmek ve sadakat oluşturmak.

Çünkü bu pazarda ba­şarı yalnızca ürün kali­tesiyle değil, markanın yarattığı algı, duygusal bağ ve tutarlılık­la ölçülür. Mesele artık sadece “ürününüzü satmak” değil; ürü­nünüz etrafında bir anlam dün­yası kurmak ve bunu doğru ka­nallarla aktarmaktır.

Amerika’da müşteriler ile bağ kurmak, sadece teknik özellik anlatmakla mümkün değildir. Marka; kimliğini, değerlerini ve hikâyesini tüketiciye doğru bir çerçevede sunabildiği ölçüde et­ki yaratır. Türkiye’de işe yara­yan bir marka ismi, ambalaj ren­gi, slogan ya da satış dili; Ameri­ka’da aynı etkiyi yaratmayabilir, hatta ters tepebilir. Bu neden­le yalnızca çeviri değil, derin bir kültürel uyum çalışması ge­rekir.

Amerikan tüketicisi “yer­li”, “doğal”, “sade” ve “hikâye­si olan” markalara ilgi gösterir. Türk ürünlerinin otantik karak­teri bu anlamda büyük bir avan­tajdır. Ancak bu avantajı avan­taja çevirmek için anlatımın Amerikalı’nın değer dünyası­na dokunması gerekir. Örneğin “anne tarifi” veya “el........

© Dünya