menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni deprem, eski zihniyet ve sürdürülebilir şehirler

10 21
30.04.2025

Sürdürülebilirlik, sadece doğayı korumak ya da karbon ayak izini azaltmak anlamı­na gelmiyor; aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin, afetlere dayanıklı, yaşanabilir ve dirençli şehirler inşa etmesi anlamına da geliyor.

Çünkü sürdürülebilir kalkınma he­deflerinin gerçekleşmesi için bu şart. Bu ne­denle deprem gerçeğiyle yaşayan ülkelerde, sürdürülebilir şehircilik yaklaşımları ha­yat kurtaran bir gereklilik haline geliyor. Bu bağlamda, deprem ve sürdürülebilir şehirler arasındaki ilişkiyi anlamak, geleceği daha sağlam kurmanın ön şartı.

Geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi’nde yaşanan sarsıntı, şehirlerin deprem karşı­sında nasıl bir yapıya sahip olması gerekti­ğini bir kez daha gündeme taşıdı. Dikkatler, doğal olarak hemen Türkiye ekonomisin ta­şıyıcı kolonu olan İstanbul’a çevrildi. Dep­rem, İstanbul ile ilgili kentsel planlamadaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi.

Her yeni felaketten sonra kısa süreli bir bilinçlenme yaşanıyor ve sonrasında eski alışkanlıklarımıza geri dönüyoruz. Bu top­raklarda yaşamak, depremin kaçınılmaz ol­duğunu bilmeyi gerektiriyor. Kentsel dönü­şüm kavramı bugün, yalnızca eski binaların rant amaçlı yenilenmesiyle sınırlı kalma­malı. Sürdürülebilir şehircilik........

© Dünya