Dar Gelirli Daralıyor
Türkiye ekonomisinin karşı karşıya kaldığı yüksek enflasyon sorunu, sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda derin yapısal sorunların ve tercih edilen ekonomi politikalarının bir yansımasıdır. Üretim çarkları dönüyor olsa da fiyat istikrarının sağlanamaması, yıllardır biriken kırılganlıkların ve alınan kritik kararların kaçınılmaz bir sonucudur.
Bu tablonun ana hatları incelendiğinde, enflasyonu sürekli besleyen dinamiklerin başında, ulusal paramızın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı ve buna bağlı gelişen maliyet şokları gelmektedir. Ekonomimiz, üretim sürecinde kritik öneme sahip hammadde, enerji ve ara malları büyük ölçüde dışarıdan, yani dövizle temin etmek zorundadır. Türk Lirası'nın değer kaybetmesi, ülkenin üretim maliyetlerini anlık olarak yükseltmekte ve bu artış, daha ilk aşamada, üretilen her mal ve hizmetin fiyatına zincirleme bir şekilde yansımaktadır. Bu, bir ithal girdi bağımlılığı krizidir ve üretim devam etse bile maliyetler yoluyla enflasyonu körüklemektedir.
Buna ek olarak, piyasaya kontrolsüz giren likidite ve uygulanan genişletici parasal politikalar, enflasyonun ikinci büyük ayağını oluşturmuştur. Uzun bir dönem boyunca tercih edilen düşük faiz ortamı ve teşvik edilen kredi genişlemesi, toplam talebi ülkenin üretim kapasitesinin üzerine taşımıştır. Arzın karşılayamadığı bu yüksek talep, satıcılara fiyat artırma konusunda cesaret vermekte ve fiyat düzeyindeki genel yükselişi hızlandırmaktadır. Bu, sadece bir arz-talep dengesizliği değil, aynı zamanda para........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein